'1968 Kuşağı” bir gazeteci için, “Tam Bağımsız Türkiye” sloganı kolay unutulur bir hedef olmasa gerek. Şimdilerde bu slogan pek sık kullanılmıyor; çünkü Türkiye uzunca bir süredir bağımsız bir ülke olmanın şartlarından en önemlisini yerine getiriyor.İkiye bölünmüş Libya’da öyle bir tarafa öyle destek sağlıyor ki, ülkenin bölünme süreci -iki taraf birleşmese bile- ilerlemiyor. Irak’ın bölünmesine Türkiye engel oluyor; Suriye’nin toprak bütünlüğüne, ülkenin iki müttefiki Rusya ve İran’dan çok Türkiye sahip çıkıyor. Sudan’da isyancılar ile hükümet güçleri Türkiye’nin çağrısıyla ateşkese yanaşıyor. Kara sınırlarımız ve kara sularımızın ötesinde, bir Mavi Vatan kavramı ortaya atıyor, bu alandaki haklarımızı tüm komşularımıza karşı dermeyan ediyoruz.Bunlar, 2000 sonrası doğumlu gençlerimiz için “son derece normal” görünüyor olmalı. Ama bu konuma gelmek için ülkenin, üç yoldan ve kararlı adımlarla ilerlemesi gerekiyordu.Ülkemiz, önce mali bağımsızlık yolunda kararlı adımlar attı. Uluslararası Para Fonu’na ve onun verdiği izinle aldığımız uluslararası kredilerin şartları, bunları geri öderken verdiğimiz faizler, bizi bağımsız kararlar almaktan mahrum ediyordu. IMF borcu öyle belimizi...