En iyimser tahminle, bugün inşasına başlanırsa, Kuzey Suriye’de güvenli bölge ancak yaza yetişir. Ağzı, Suriye halkı gibi defalarca sütten yanmış bir millet, güvenli bölgeyi de iyice görüp incelemeden, tamamen ikna olmadan, çoluğunu-çocuğunu alıp kendisini ne Esad’ın ne Rusya’nın ve ne de ABD’nin kucağına atmaz. Türkiye’deki 4 milyon Suriyelinin en az 1 milyonu sahadaki gözlemcilerin tahminiyle, PKK-PYD ve YPG’nin zulmünden kaçan kişilerdir ve Kürt’tür. Bu insanların, hele Türkiye’ye sığınmış olma vebaliyle yeniden PKK’nın eline düşmeyi göze almasını beklememek gerekir.
Savunma bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ’in ABD temasları sonucu yaptıkları açıklamalarda maalesef somut bir mutabakat olmadığı görülüyor. ABD tarafı, Münbiç Mutabakatı’ndaki gecikmeyi kabul ediyor; güvenli bölgenin oluşturulması konusunda Türkiye “birlikte çalışmayı” arzuluyor; ama Türk tarafı henüz uçakta iken yaptığı açıklamada, Suriye’de “bir miktar” asker tutacaklarını, koalisyona dahil diğer ülkelerin askerleriyle oluşacak bu birliğin, “tampon bölgenin güvenliğini sağlayacağını” bildiriyor.
Trump, bu miktarın 200 civarında olduğunu söylüyor. “Suriye’de toplam 2 bin askerimiz var” yalanı patlayalı ve gerçek rakamın 4 bin olduğu anlaşılalı şurada bir ay olmadı. Bu 200 de muhtemelen 400’dür. Ayrıca yüzümüze karşı “güvenli bölge” terimini kullananların, arkamızı döner dönmez ilk baştan reddettiğimiz “tampon bölge” ifadesine dönmeleri de ayrı bir Trumplık” olsa gerek. Bu yeni birlik ne yapacakmış? Pentagon’da soruları cevaplayan binbaşıya göre, tampon bölgenin güvenliğini sağlayacak!