Önce Sovyetlerin, sonra Rusların kuklası olan baba-oğulun diktası, sosyalizm ve Arapların üstünlüğü safsatalarına dayanan bir partinin tahakkümü sona ermiş; hem de karşısındaki cephenin İran desteğiyle silahlandırılmış olmasına rağmen, nispeten kolay ve olabildiği kadar kansız bir şekilde… Suriye’yi yeniden özgür ve demokratik ülkeler ailesine katmaya niyetli ve buna muktedir bir koalisyon, başardığı devrimi, reformlarla sürdürmek üzere kolları sıvamış; bugüne kadar din motifli “terör” örgütleri arasında, iç savaşın sona erdirilerek barışın --bu kez demokrasi tacıyla-- geri gelmesi dışında bir ideoloji açıklamaması ile “aykırı” sayılmış, Hey’et Tahrir al-Şam (Şam Kurtuluş Heyeti) isimli örgüt, zaferi sağladığı ilk gün, kendi kendisini feshettiği halde… En üst düzeyde ilk temasını ABD’nin dostu ve ortağı (İsrail ile ilişkilerini normalleştiren Arap ülkelerinden biri olan) Suudi Arabistan ve NATO üyesi, ABD ve AB ülkelerinin dostu ve müttefiki Türkiye ile kurmuş, ABD ile AB ülkeleri ile diplomatik düzeyde müzakerelere başlamış olan Suriye’ye, Amerika’nın ve Avrupa’nın ekonomik, ticari ve sınai yaptırımları, gaz ve petrol ithalatı kısıtlamaları, silah ve askeri teçhizat satışı, ve...