AB, aslında Avrupalı emekli diplomatlara yeni iş kapısı temin ettiği için asla batmaz! Bütün Avrupa ülkelerinin Türkiye’de büyükelçileri var; bir de Brüksel’in kendi temsilcisi var, neye yarıyorsa! Bu büyükelçilerden biri olan Fransız Marc Pierini, şimdi Carnegie kurumunun Avrupa biriminde öğretim üyeliği yapıyor ve kaleme aldığı seviyesiz yazıda, “Türkiye NATO’ya ve AB’ye daha ne kadar meydan okuyabilir?” diye soruyordu. Cevabı belliydi: “Artık yeter! Erdoğan faktörü Türkiye’yi hızla Batı’dan uzaklaştırıyor. AB ve NATO artık Türkiye’ye kuvvet diliyle hitap etmelidir.”Bir başka Avrupalı, sözüm ona bilim insanı Aurel Sari, bir güvenlik dergisindeki yazısında soruyor: “NATO Türkiye’yi hukuken kovabilir mi?” Onun da cevabı belli: Elbette kovabilir. Yazıyı bitirince anlıyorsunuz ki NATO’nun askeri ittifaktan daha fazlası olduğunu belirten yazar Türkiye’ye -üyeliği askıya alınarak kendisine çekidüzen vermesi için- bir fırsat tanınması aşamasının çoktan geçildiğini belirtiyor; lafı Suriye harekâtları, Libya ile anlaşma imzalaması, Kıbrıs civarında petrol ve gaz aramaları gibi “NATO’nun ruhuna aykırı” eylemleri sebebiyle bırakın üyelikten atılması, nerede ise savaş ilan edilmesi...