Uluslararası ilişkiler öfke ve garezin yer almaması gereken bir alandır. Uluslar karşı tarafın kendileri hakkındaki ifadelerini dinlerler; mesajını çıkartırlar. Bu mesajı ya benimser, tavır ve tutumlarını değiştirirler ya da benimsemez ve tavırlarında ısrar ederler. Eski Başkan Trump, 9 Ekim 2019’da Türkiye’ye yolladığı mektupta, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale programını nezakete aykırı ifadelerle eleştiriyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “aptallık etmemesi” için “uyarıyor”; “Suriye sorunu insancıl bir yolla çözülmezse Türkiye ekonomisini mahvedebileceği” tehdidini savuruyordu. Türkiye, mektubu okudu ve Suriye siyasetinde bir milim bile değişiklik yapmadı. Trump gerçekten de başka bir ülkeyi mahvedecek ekonomik saldırılar başlattı ama Türkiye’nin kılına dokunamadı. Patriot hava savunma sistemini vermeyerek Türkiye’yi yalvartacağını umut etti ama olmadı. Türkiye, Rusya’dan S-400’leri aldı. ABD, parasını ödediğimiz halde F-35’leri vermeyerek misillemede bulundu. Türkiye ise oturup kendi milli muharip uçağını yapmaya başladı. 2020 Ağustos’unda Joe Biden ona yakın aday adayı arasından sıyrılıp Demokrat Parti’nin adayı olmuştu. Başkan seçilirse izleyeceği siyaseti anlatmak üzere medyayı...