İçinden geçtiğimiz bu afet döneminde, işini yapmayan inşaatçı-kamu kurumu-denetçi üçgeni kadar bir başka sürecin daha, onlar kadar tehlikeli olduğu ortaya çıktı: sosyal medya.Internet-tabanlı iletişimin, kitle haberleşmesinde bir devrim olduğunu, 1980’lerin sonlarından beri ifade eden birisiyim; ama bu işin bu kadar zararlı, bu kadar ölümcül olabileceğini tahmin etmedim; edemezdim.Tıpkı bir binayı yapıp satacak iş insanı, ona plan-proje ile hesaplarıyla bu imkânı kazandıran teknik elemanlar ve nihayet onların hesaplarını ve işini kamu adına denetleyenler hakkında yasa-yapıcıların gösterdikleri (temelsiz) iyi niyet gibi, benim de aralarında bulunduğum çok sayıda iletişimci, halkın haberleşme işine doğrudan katılmasının iyi olacağı kanısını besliyorduk. Hatırlarsanız, ünlü yayın kurumları “yurttaş gazeteci” kavramını geliştirdiler; kendi ülkelerinden ve başka ülkelerden muhabir gibi haber ve fotoğraf sunacak kişilere çağrı yaptılar. Bu “yurttaş gazeteci” takımı, bir süre sonra verdikleri haberlerin bu ünlü yayın kurumlarının teyit etme mekanizmasına takıldığını, bazen değiştirilerek yayınlandığını, bazen hiç yayınlanmadığını öne sürdüler ve işte o noktada, olan oldu: Haber derleme...