Kim derdi ki, haritada birbiriyle aynı enlem-boylamda bile olmayan iki ülke, Libya ile Türkiye denizde komşu olacak ve imzaladıkları deniz ekonomik sahaları birleştirme anlaşmasıyla Mavi Vatanlarına sahip çıkacaklar.Sonuçta, iki ülkenin denizcileri, Barbaros Hayreddin Paşa veya gerçek adıyla Hızır Reis’in torunları değil mi? Kimin aklına geldi ise, kim bunu diplomatik kanallardan yürütüp, uluslararası bağlayıcılığı olan bir anlaşma haline getirdiyse, onlara şükran borçluyuz. Her geçen gün bir başka ülkenin bu anlaşmaya karşı çıkması ile bir kere daha anlıyoruz ki, iki ülke arasında yapılan 27 Kasım 2019 tarihli, resmi adıyla “Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması” bir yeni yüzyıl anlaşmasıdır ve Türkiye’nin de Libya’nın da geleceğini şekillendirecek, ikisinin de mavi vatanına kimsenin dokunmasına izin vermeyecektir.Ancak şu var ki, bu mutlu gelecek, yani anlaşmanın yaşaması iki koşula bağlıdır:Birinci koşul, Libya’da, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (LUMH) devam etmesi ve ülkenin doğusunu işgalde tutan ABD vatandaşı, terörist Halife Hafter güçlerinin yenilerek, Libya’nın toprak bütünlüğünün, yeniden siyasal istikrar ve iç...