FETÖ soruşturması ile ilgili olarak “kurunun yanında yaşın da yandığına” dair bir algı oluşmak üzere. Üzere diyorum çünkü eş zamanlı olarak ön alıcı açıklamalar da yapılıyor. Azami dikkat edildiği, daha da dikkat edileceği söyleniyor. Konunun muhatabı olan siyasilere mesele taşındığında kimse atıp tutmuyor, konunun nezaketini kavramış bir dille mukabele ediyorlar. Bu çok önemli.
Evvela şunu söyleyelim; bu konuda oluşan ve oluşabilecek mağduriyetlerin asıl sebebi sözünü ettiğimiz yapının takiyyeci bir kimliğe sahip olması.
40 yıl kendini saklayarak yaşamış insanların oluşturduğu bir yapıdan söz ediyoruz. Her kılığa girebilmek suretiyle Türkiye’deki tüm sosyolojik ve siyasi ayrışmaları derinleştirebilecek yahut bu ayrışmalar üzerinden çatışma yaratabilecek bir taktik ile hareket etmişler.
“FETÖ’cü Alevi”, “FETÖ’cü solcu”, “FETÖ’cü Atatürkçü”, “FETÖ’cü İslamcı” vs olabilmesinin başka bir izahı olabilir mi?
Türk Solu adındaki bir derginin FETÖ’cü çıktığı bir yerde insan her şeye şüpheyle bakabilir. Atatürkçü çizgisiyle bilinen ve fakat 15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün hizmetine girmiş olan, bugün ise “Atatürkçü olduğumuz için bizi kapatmak istiyorlar” diye veryansın eden Sözcü gazetesi için de aynı durumun söz konusu olmadığını iddia edemeyiz.
***
Bir cemaatin örgütsel bir amacı olmaksızın takiyyeci davranmasını gerektirecek nasıl bir gerekçesi olabilir? Dini yaşamanın önünde bir engel de yoksa?
Sebep şu: Toplumun fay hatlarına bir virüs gibi yerleşmek ve böylece yeri geldi mi darbe yapabilmek, yeri geldi mi bu fay hatlarını harekete geçirecek ve kardeşi kardeşe