Anayasa değişikliği görüşmelerinin ilk gününde CHP adına Deniz Baykal söz aldı. Kendi ifadesiyle “Milletvekili arkadaşların sağduyusuna ve vicdanına seslenen bir konuşma” yaptı.
Pek çok kişi ise Baykal’ın konuşmasını “düşük profili” buldu.
Sadece polemik ve retorik olarak değil konuşması maddi hata da içerdiği için eleştirildi. Oylanacak maddelerin komisyonda aldıkları son şekli dahi takip etmemiş, eh biraz ezberci davranmıştı.
Baykal siyaset dışı yöntemlerle koltuğundan edildikten sonra uzun süre sessizliğe gömülmüştü. Fakat anlaşılan o ki Cumhurbaşkanlığı Sistemine muhalefette CHP’nin konuşan yüzlerinden biri olacak. CHP’nin ‘militan’ vekilleri “sokakta direnirken” Baykal da CHP’nin akil ismi olarak MHP tabanını ikna etmeye çalışacak.
CHP’yi PKK ve FETÖ’nün kuyruğuna takan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibiyle MHP tabanına hitap etmek mümkün olamayacağı için bu görevi Deniz Baykal’ın üstlenmesi gerekecek.
Fakat bir taraftan da aslında Baykal’ın sistem değişikliğine çok da itirazının olmadığı yorumları yapılıyor. Muhtemelen bu bir “aşırı yorum” ama ben Devlet Bahçeli’nin gördüğü Türkiye’ye yönelmiş tehdit ve tehlikeyi Baykal’ın da görmüş olabileceğini tahmin ediyorum.
Milliyet’ten Serpil Çevikcan’a söylediği “Cumhurbaşkanı’nın kaygılarını çekincelerini çok iyi biliyorum” ifadesi de aslında bunu gösteriyor. Tabi “Cumhurbaşkanı’nın korumak istediği şeyleri bu anayasa korumaz” demeyi de ihmal etmiyor.
Hiç hoş değil!