AK Parti 2002 Kasım’ında ilk seçim zaferini kazandı. O günden bu güne referandumlar dahil girdiği tüm seçimlerde birinci parti oldu. Aldığı en düşük oy oranı ise ilk girdiği seçimdeydi. Bunu nasıl başardı? Mütemadiyen güçlenen, güçlendikçe özgüveni artan, çoğunluğunun taleplerini siyasete yansıtan, hem toplumu hem kendini dönüştürebilen bir siyasi akıldan söz ediyoruz. Bu başarı kuşkusuz tek bir etkenle açıklanamaz. Bir bileşke güçten söz ediyoruz. Bu gücün aslan payı ise her darbeden sonra yine bildiğini okuyan halk oluşturmakta. 14 yıldır iş başında olmanın doğal sonucu olabilecek iktidar yorgunluğuna, zaman içinde mutlaka yaptığı hatalar olmasına rağmen halkın AK Parti’ye itimadı devam ediyor. Hatta gün geçtikçe artıyor. Sebep? Ak Parti’yi “Tayyip’in partisi” diye markalaştıran şey neyse, cevap da orada. Bu sorunun cevabı, halkın Ak Parti’de bütünlüklü bir siyasi irade görmüş olmasıdır. Tayyip Erdoğan’ı “tek adam” olarak ululaştırması değil, bu siyasi hareketi derli toplu tutacak, istikamet üzere taşıyacak irade, azim, güç ve gözü karalığı onda görmesidir. Fetih şöleni kimleri rahatsız etti? Kimsenin Erdoğan’ı kutsadığı falan yok. Herkes çok farkında onun da bir siyasi ömrü olduğunun, hata da yapabildiğinin. Milletin Erdoğan’ı bir “siyasi marka” haline getirmesinin sebebi Erdoğan sonrasına yatırım yapmaktır. Erdoğansız günler gelip çattığında sistemi “yeni Erdoğanlar” yaratacak şekilde revize edebilmiş olmaktır gaye.