Muhalefetin, kürsü işgalinden bacak ısırmaya, kendini kürsüye kelepçelemekten oy kullanma işlemi sırasında kabinde dakikalarca beklemeye kadar her yolu deneyerek engellemeye çalıştığı 18 maddeden oluşan anayasa değişikliği paketi Meclis’ten geçti. Meclis iradesini hiçe sayan tüm girişimlere rağmen paket, iki genel, iki kez de tek tek maddeler üzerinde yapılan oylamayla ‘temsili’ bir onay almış oldu. Cumhurbaşkanı’nın onaylayacağı tarihten itibaren geçecek süreye göre Nisan’ın ilk ya da ikinci haftası referanduma götürülecek ve nihai kararı halk verecek.
Türkiye’yi bugünlere getiren halkın sandığa inancı oldu hep. Her krizde millet sandık merkezli bir çözüm üretti. Asker darbe de yapsa, darbe anayasalarıyla yetkilendirilmiş Cumhurbaşkanları halkın verdiği egemenlik yetkisini bir vesayet makamı olarak hep gasp etmiş de olsa millet her defasında bildiğini okudu. İradesine vurulan her darbeden sonra sandığa gitti ve ülkeyi yeniden demokratik bir istikamete soktu. Asker kime darbe yaptıysa onu ya da o siyasi geleneği daha güçlü şekilde iktidara taşıdı.
Şimdi olacak olan da aynı şey. Krizi yine halk çözecek. CHP’nin icadı olan 367 garabetinin ürettiği krizi nasıl ki 2007’de cumhurbaşkanını bundan böyle ben seçeceğim diyerek çözdü şimdi de başladığı işi bitirecek. İktidarı demokratikleştirecek ve egemenliği “kayıtsız şartsız” millete verecek olan Cumhurbaşkanlığı sistemine ‘evet’ diyecek.