Türkiye terör saldırılarıyla ile kez karşı karşıya gelmiş değil ama bu sefer öncekilerden farklı olarak terör örgütü silahlı harp kabiliyetinden çok daha yüksek seviyede psikolojik harp kabiliyetine sahip. Psikolojik harp algı yönetimidir ve en büyük silahı da yalandır. Yalanın gerçeğin yerine ikame edilmesinden değil yalanın bir harp taktiği olarak seferber edilmesinden söz ediyorum... İnsanlar bazen toplumsal ve ideolojik pozisyonları doğrultusunda aynı olayı birbirinin zıddı sayılabilecek şekilde görüp, algılayabilir. Fakat içinde olduğumuz durum bundan çok farklı.
PKK terörünün toplumsal infiale yol açması için günlerdir yapılan yayınlar bir yanda, PKK’nın tezlerini dolaşıma sokmak için “Çözüm Sürecini Erdoğan bitirdi” yalanını 40 bin kere tekrar edenler bir tarafta. Vurdukları yer ise ortak: Türkiye.
Bakmayın siz bütün kötülüklerin, “olağan şüpheli” Erdoğan’a bağlanmasına. 2013’ten bu yana Türkiye’nin başına gelmedik dert kalmadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti bu darbeler karşısında direnebildikçe daha büyük bir öfke ve nefrete muhatap oldular. Öfke ve nefret kabardıkça da “Erdoğan’ı devirmenin tek yolu PKK ise PKK’ya da destek veririz” noktasına geldiler.
Her yol mubah noktasına yani...