Cumhurbaşkanı anayasa değişiklik paketini onayladığında 65 gün vardı, 16 Nisan'a. Artık iki hafta kaldı. Bu zaman zarfında paketin içeriği anlatıldıkça hayırcıların iddiaları çürütülmüş oldu. Zaten "Tehlikenin farkında mısınız"ın yeni sürümü olarak tedavüle sokulmuş şeylerdi.
Misal; "Cumhurbaşkanı Meclis'i kafasına göre feshedecek ve böylece kendi diktatörlüğünü kuracak." İlgili maddeyi, aşılamayan bir kriz oluştuğunda Cumhurbaşkanı'nın krizi çözmek için karşılıklı seçime gitme kararı alabileceği, bu kararı alması halinde kendi görev süresinden feragat etmiş olacağı, şayet bu kararı ikinci döneminde aldıysa zaten bir daha aday dahi olamayacağı, Meclis'in de 5'te 3 çoğunlukla seçime gitme kararı alabileceği, seçim kararıyla milletvekillerinin görev süreleri bitse de tekrar tekrar aday olma yolunda önlerinde bir engel olmadığı şeklinde izah edince söyleyecek söz bulamıyor ve "çağdaşlık dinine" sarılıyorlar.
Cumhurbaşkanı'nın Sarıyer'deki hayır çadırına yaptığı ziyaret; sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nun değil hayır diyecek olanların çok önemli bir kısmının da maddeleri okuma zahmetine katlanmadığını, sistemin içeriğiyle değil kafalarındaki ezberle ve çağdaşlık, laiklik gibi pozisyonlarla karar vereceklerini gösterdi.
Bu da zaten, Türkiye'deki temel ayrışma hattını temsil ediyor.