Doğal afetlerde insan çoğu zaman aciz kalır. Hele de ansızın gelen bir felaket ise çaresizlik daha çok hissedilir. İstanbul'da büyük bir depremin her geçen gün yaklaştığını bilmemiz bu acizliği gideremez. Ancak, felaket ne kadar ansızın gelirse gelsin yaratacağı tahribat insan eliyle azaltılabilir. Ya da tam tersi. Depremin şiddetini ve tahrip gücünü, bozuk kentleşme ve depreme dayanıksız yapı stoku imal ederek artırdığımız gibi tersi bir tedbirle en aza indirmemiz de mümkün.
Yaz aylarında yaşadığımız yangınlar ve sel felaketlerini düşünün, kısmen ön görülemeyen miktarda bastıran fırtınanın yol açtığı tahribat ve can kaybı büyük oldu. Ancak oluşturulan kriz masası ve tüm paydaşların koordineli şekilde sahada vaziyet alması en azından maddi kayıpların teminine ve hayatın hızlıca normalleşmesine yardımcı oldu. Yangınlarda da Türkiye yüksek bir koordinasyonla çalıştı ve pek çok ülkede eş zamanlı çıkan yangınların söndürülme hızıyla kıyaslandığında daha iyi bir perfor