Hilafetin kimden devam edeceğiyle başlayan, Hz. Hüseyin’in şehit edilmesiyle devam eden siyasi bir ihtilafın zaman içinde itikadi bir hal alması ile oluşan bir yorum Şia. Hilafeti peygamber soyundan gelen 12 İmam’a dayandıran bu inanç sistemi İslam’ın yayıldığı yerlerdeki inanç biçimlerini kendine çekebilen muhalif bir damar olmuş. Bu sebeple bazı yönleriyle Şia’ya benzeyen ama Şia’nın da gulat kabul ettiği pekçok ara form oluşmuş.
Batılılar, İslam’ı yorumlamadaki mezhebi farklılıkların nasıl meydana geldiğini, bunların siyasi ve itikadi boyutlarını ve bugün hangi ülkelerin mezhebi kırılganlığa sahip olduğunu çok iyi çalışmış. İran, siyaset ve itikadın mezcolduğu ve Şiiliğin iç ve dış siyasette belirleyici olduğu bir ülke. Etnik farklılıkları Şiilik ortak paydasında birleştirebilmiş, hukuktan üniversiteye, bürokrasiden siyasete, devletin tüm kurumlarında Şiilik ana belirleyici olmuş.
Sünni Kürtlerden başka bu alaşımın dışında kalan hatırı sayılır bir unsur da yok zaten.
Devrimden sonra Humeyni’nin mezhep asabiyesini azaltan girişimlerde bulunduğu amabunların da aslında komşu ülkelerde Sünni ahali arasında mezhepsizliği teşvik amaçlı propaganda faaliyetleri olduğu söylenir.