Türkiye’nin önündeki en önemli yapısal reform alanı kuşkusuz yeni anayasa ve sistem değişikliği. Hükümetin bu konuyu ötelemesi demek AK Parti’yi AK Parti yapan değişim ve reformcu kimliğini bir kenara koyması demek. Bu ise hızla eski tarz merkez sağ partilerin akıbetine savrulmasına yol açabilecek bir tehlike. Demokrasinin konsolidasyonun durup bir soluklanmakla mümkün olabileceği görüşü de orta gelir tuzağı gibi bir şey. Ve dahası Başkanlık sistemine karşı yürütülen “Erdoğan kendi bedenine göre başkanlık sistemi istiyor” tezviratına bu tezin asli savunucularının bile yapamayacağı katkıyı yapmak demek.
Başkanlık sistemi ya da daha genel ifadesiyle muhtemel bir sistem değişikliği için peş peşe sıralayacağımız önemli hususlar var.
Bunlardan ilki ve bence en önemlisi; bizzat başkanlık sistemini savunan cenahın ön almasıyla bu meseleyi tartışma dilinin değiştirilmesi. Başkanlık sistemini artık bir taarruz ve savunma hattı içinde ele almaktan vazgeçmeli ve kim ne diyorsa desin -zaten bu konu çerçevesinde edilmedik hakaret, söylenmedik yalan, benzetilmedik diktatör kalmadı- muhtemel modelleri birbirine nispetle ve Türkiye’ye uygunluğuyla ele alan bir zemine kavuşturmalıyız.