Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz, Türkiye'nin en temel ayrışma hattına; din düşmanlığının, laik mahalleden olmayanlara duyulan nefretin iyi niyeti, hoşgörüyü, merhameti hatta görgüyü, nezaketi ortadan kaldırdığı ve zekayı dumura uğrattığı gerçeğine...
"Atatürk'e taptığını" söyletebilecek kadar beyin sulandırıcı, darbe ile tehdit edebilecek kadar beyin yağlandırıcı bir nefret hastalığı karşımızdaki.
Semptomlar muhtelif ama en belirgin olanı kendini kaybetmek. O 'hal' geldi mi soldan soldan; ağzına geleni söylemek, televizyon ekranında olduğuna aldırmadan sırf 'karşı mahalle'den diye bir kadının namusuna dil uzatma hakkı görmek kendinde ya da darbe ile asılan devrilen başbakanların akıbetini sayıp "bakalım darısı kimin başına" diyerek dilek ve temennilerini sunmak...
Bu kadar kötülüğün i&cced