Saat 10.30 civarıydı sanırım. Oğlum koşarak yanıma geldi. “Anne köprüyü askerler kapatmış, haberlerde darbe diyorlar. Darbe ne demek?” diye sordu.
Ardından eşim seslendi, “Halime koş!”
Televizyondaki yayın darbe girişimini teyit ediyordu. Birkaç kanal gezdik, evet bu bir darbe kalkışmasıydı. Kimi arayayım diye düşünürken telefon çaldı. Komşumuz olan gazeteci bir arkadaşımızdı arayan. “Hemen gelin” dedi. “Ne yapacaksak birlikte yapalım” diye kararlaştırdık.
Ya çocuklar, onları ne yapacaktık? “Evde dursunlar” dedim. Çocuklar kabul etmedi.
Arkadaşlarımızın yanına vardığımızda Başbakan NTV’ye bağlanmıştı. Bunun FETÖ’cü cuntanın darbe girişimi olduğunu söylüyor ve halkı sokağa çağırıyordu. Hazırlandık ve yola çıktık. Dakikalar içinde sokaktaki kalabalık çığ gibi büyümüştü. İstikametimiz belliydi artık, Havalimanına gidecektik.
Bu arada Cumhurbaşkanı CNN’e bağlanmıştı. Seferberlik çağrısı yapıyordu adeta. Gün direnme günüydü. Başkomutan halkı sokağa çağırıyordu.
Ana arterlere yaklaştıkça arabayla ilerleyemez olduk. İnsanlar arabaları bırakmış ve yürümeye başlamıştı.