CHP Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru konusunda oldukça deneyimli bir parti. Meclis’ten çıkmış her yasayı AYM’ye götürmesiyle nam salmış bir partiden bahsediyoruz. 367 kararı da CHP’nin işiydi. Hürriyet’in “411 el kaosa kalktı” dediği başörtüsü yasağına son veren kanun da CHP tarafından AYM’ye götürülmüştü.
CHP o dönem AYM’den hiç eli boş dönmezdi.
CHP ne için başvursa AYM tamam derdi.
Meclis’teki varlık sebebi, iç tüzüğü istismar ederek yasa çıkarılmasına mani olmak, çıkan yasaları da AYM aracılığıyla iptal ettirmek... Bir ana muhalefet partisi için hiç de övünülecek bir performans değil.
Mezkur konuda bu kadar tecrübeli bir partiden AYM’ye başvuru konusunda usul hatası yapmamasını bekleriz, değil mi?
En son, dokunulmazlıklarla ilgili yasal düzenlemenin iptali için yaptıkları başvuruyu ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı.
Aynı durum Yüksek Yargı Reformu’nda da söz konusu oldu.
Yasa daha Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadan ve Resmi Gazetede yayınlanmadan AYM’ye başvurmak gibi icatlar çıkartıyorlar. Bunu da “AYM, kanun Resmi Gazetede yayınlanmasa dahi, kanunla ilgili yok hükmünde kararı vermelidir” şeklinde ucube bir yorumla açıklıyorlar.
Akla iki ihtimal geliyor; ya bir şeyi bin kere dahi yapsalar usul erkân öğrenemiyorlar. Çünkü öğrenmeye mani bir ideolojinin pençesindeler. Ya da FETÖ ile kurdukları ilişkinin faturasını ödüyorlar. “Paralel dostlar” AYM’ye giderken görsün, durumu yani.