Bugün burada konuştuğumuz mesele bir rejim değişikliği ise orada oyları saymazlar, oyları tartarlar. Çift kefeli bir teraziden bahsederler size. İki taraf kefeye yüreğini koyar. Son gece yapılacak sayım teferruattan ibaret kalır. Bu süreçte elbette birileri, başkomutanıma, partimin kurucusuna ‘O çağırınca havaalanında toplanıyor, kot pantolon üstüne kefen giyiyor bizimkiler. Çok inanıyoruz... onun tarafındayız, biz bu değişikliği onun için yaparız. Halktan söker alır geliriz. Siz falanca partiyi sağlam tutun’ diyenlere şunu söylüyoruz. Bu sefer kefenin öbür tarafına bir başka kurucu genel başkan bir başka başkomutan, o başkomutana yürek vermiş bir başkalarının yüreği, havalimanında kot üstüne kefen giyenler değil, Çanakkale’de, Anafartalar’da toprak altında kefensiz yatanların partisi ve ona inanan cumhuriyetçiler, milliyetçiler, Atatürkçüler, vatanseverler yüreklerini koyar. O tartıya çıkmaya hazırsanız hodri meydan. Biz bu tartıya çıkarız ve bu rejim değişikliğini size yaptırmayız arkadaşlar.”
Halkın terazisinde her seferinde kaybeden CHP’nin Grup Başkan Vekili Özgür Özer’in sözleri bunlar. Demokrasinin olmazsa olmazı olan sandığı tanımayacaklarını söylediği bu konuşmayı 15 Temmuz’da bombalanan TBMM çatısı altında yaptı.
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz” demişti.
Gürsel Tekin de aynı kafayla 7 Haziran seçimlerinden önce “Göreceksiniz 8 Haziran sabahı o gazetelere el koyacağız” diyordu. Demokratik evrimini tamamlayamamış bir partinin üç mensubu... 1930’ların, Recep Peker’in CHP’si...