Cumartesi günü Diyarbakır’daydım. Cumhurbaşkanı’nın programını izledim ama ondan önce zaten her fırsatta gittiğim Diyarbakır’da moda tabirle “sokağın nabzını tutmaya” çalıştım.
Öncelikle şunu ifade etmek durumundayım Diyarbakırlılar sokaklarda daha çok AK Partili siyasetçi görmek istiyorlar. HDP’nin silahın gücüyle kurduğu hegemonyaya Ak Partili siyasetçilerin pirim vermemsini, HDP’nin kurtarılmış bölgesi olarak adı çıkmış yerlerde de çok sayıda AK Parti seçmeni olduğunu ve AK Partili bölge siyasetçilerinin HDP’nin kurduğu bu tuzağa düşmemesini istiyorlar.
Dahası sadece halihazırdaki siyasetçileri, vekilleri, bakanları değil, önceki dönemlerde AK Parti’de siyaset yapmış kişileri de sahada görmek istediklerini söylüyorlar. Çünkü onların sahadaki varlığının aynı zamanda PKK’ya meydan okumak olduğunu düşünüyorlar.
Ben bu eleştirileri çok anlamlı buldum zira bunun altında “PKK’ya karşı bizim hukukumuzu kim koruyacak” kaygısı yatıyor.
PKK’nın taban bulduğu Doğu ve Güneydoğu illerine gidenler bilir, PKK apartmanlara bile bir sorumlu dikmiştir. Bu sorumlu bazen bir kapıcıdır, ama kapıcı maskesine gerek duymadığı da olur. Kendi belediye başkanını KCK’lı birine denetlemek gibi kötü alışkanlıkları olan bir yapıdan söz ediyoruz.
Diyarbakırlıların haklı talep ve endişelerini iletmiş olalım.
***
Merak ettiğim konulardan biri Van’da, belediyeye ait bilbordlara imzasız şekilde yerleştirilmiş olan “kanlı çeşme” afişini Diyarbakırlıların nasıl yorumladığıydı.