Bu soruyu neden sordum? Çünkü AK Parti'yi okurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemlerini "cihatçılıkla", AK Parti tabanını dini cemaatlerle açıklamaya çalışanların böyle bir varsayımı var. Bu yüzden de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 yıl süre ile iktidarını güçlendirerek devam ettirmesini, 20 yılın sonunda Türkiye'nin hala açık ara birinci parti olmasını ve "topunuz gelin" dediği kesimlerin gerçekten de topu birden geldiğinde bile bileğini bükemeyecekleri gerçeğini algılayamıyorlar, dolayısıyla analiz edemiyorlar.
Soruyu bu yüzden sordum; Erdoğan karşıtlığını Kemalizmle eşleştirmeye, kafalarındaki dincilik heyulasından, İslamofobik paranoyalarından dolayı PKK'yı laikliğin teminatı görmeye kadar işi vardıranların bir handikabı bu.
Soruyu sorma nedenimi açıkladım, cevabını da yazı boyunca vermeye çalışacağım.
Erdoğan dindar bir liderdir. İçinden geldiği gelenekteki siyasetçilerin tamamı için bu sıfat kullanılabilir. Namaz kılan, hayatlarını dinin emir ve nehiylerine göre tanzim eden, etmeye çalışan kişilerdir. Siyasi perspektifleri ve eylemelerinde de dine karşı olan yasaklar, dini hayatı tahkir edici yaklaşımlar çok belirleyici olmuştur. Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinin dine karşı geliştirdiği yasakçı politikalar dolayısıyla siyaseten taban bulmuş, ideolojik motivasyonunu bu yasaklar şekillendirmiştir.
Ama bu kadroların tamamı için söyleyebileceğimiz temel siyasi program Türkiye'yi Batı karşısında ekonomik olarak kalkındırmak, siyasi olarak yeniden ayağa kaldırmak ve millete unuttuğu, muhtaç olduğu özgüveni yeniden kazandırmaktır.