Nihayet sorulmaya başlanan bir soru... Düne kadar diaspora sözcüğünü neredeyse sadece “Ermeni diasporası” için zikrederdik. Türkiye’nin bir diasporası olduğu, üzerinde kafa yorulan değil dile bile gelmeyen bir husustu. Çünkü diaspora dediğinizde size bir sorumluluk yükleniyor.
‘Gurbetçi’ öyle mi oysa? CHP’nin “Anadolulu Kemal’in gurbetçi Hasan’a selamı” sloganında ifadesini bulan bir yaklaşım ve bir kaç hamasi lafla işin içinden çıkabiliyorsunuz. Fakat öyle değil; Avrupa’daki Türk varlığının yaklaşık yarısının doğma büyüme Avrupalı olduğunu, yüzde 80’inin 30 yıldır Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde yaşadığını ve bu insanların artık 50 yıl önce trenlere binip ekmek parası için “Batı’ya göç” eden insanlar olmadıklarını anlamak gerekiyor.
Avrupa’daki Türkiye diasporası artık eğitimli, ekonomik açıdan belli bir seviye ulaşmış, yabancı düşmanlığına ve Avrupa’nın eski ekonomik refah düzeyinin gerisine düşmüş olmasına rağmen bu ülkeleri yurt edinmiş durumdalar.
Hülasa; Türkiye’nin konuya bakışı sadece ekonomik getiri çağrışımlı ve ‘gariban’ imalı “gurbetçi” perspektiften çıkmak durumunda.