15 Temmuz’un sıcaklığı ve FETÖ ve PKK terörü ile mücadelenin harareti Başkanlık Sistemi tartışmalarının ötelendiği izlenimi verse de aslında Türkiye sistem krizini çözemediği müddetçe bu tartışma tedavülden kalkmayacak. Kalkamaz zira tartışmanın en önemli boyutunu mevcut sistemin anayasal çerçevesinin bulunmaması oluşturuyor. Yani fiilen yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyoruz fakat başkanlığı düzenleyen anayasa maddeleri mevcut değil.
Bu sefer tartışmayı başlatan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli’nin konuyu açmış olmasını kafadan Başkanlık sistemine destek olarak okuyan Selin Sayek Böke gibi CHP’liler tartışmaya ağır ithamlarla girdiler. Kullanılan kavramlara bakıldığında başkanlığın da parlamenterizm gibi demokratik bir sistem olduğunu dahi kavrayamadıklarını görüyoruz. Başkanlık sistemine karşıtlık ve Erdoğanfobi’yi, siyasetlerinin olmazsa olmazı haline getirdikten sonra artık bu seviyeye de mahkum da oldular. CHP maalesef demokratik siyaset için gerekli iklim olan ‘iyimserlik’ten giderek uzaklaşıyor ve kendini HDP ve PKK’yı himaye görevine mahkum ediyor.
Bu zaten bir siyasi parti için yeterince kötü bir imaj. Fakat bunu dert etmiş gibi bir halleri de yok. Selin Sayek Böke’nin ön plana çıkartılması bile “CHP ve yerlilik” arasındaki makasın giderek açıldığının göstergesi sayılabilir.