Dişlerimizin günlük hayatımızdaki önemini ancak dişlerimizle
ilgili bir sorun yaşadığımız zaman fark ederiz. Oysa ki dişlerimiz;
konuşmak, yemek yemek, gülmek gibi gün içerisinde sürekli tekrar
ettiğimiz basit ama önemli hareketleri rahatlıkla yapabilmemizi
sağlar.
Sağlıklı dişleriniz yoksa gülümsemeyi unutun! Ağız ve diş sağlığı
hayatımızı sandığımızdan çok daha fazla etkiler. Araştırmalar
göstermiştir ki ağız ve diş sağlığımız; genel vücut sağlığımız,
psikolojimiz, yeme-içme alışkanlıklarımız, çalışma ve başarı
performansımız üzerinde etkilidir.
YEMEKTEN KEYİF ALINIR
Sağlıklı dişlere sahip olmadan yemek yemekten keyif almamız,
yediklerimizin tadına varmamız mümkün değildir. Çünkü bozuk ve
sağlıksız bir diş yapısıyla ısırma, koparma, çiğneme gibi eylemleri
rahatça gerçekleştiremeyiz. Konuşurken sesleri doğru ve düzgün bir
şekilde çıkaramayız.
Dişler aynı zamanda yanak ve dudaklara destek dokular
olduklarından, diş eksikliği yüzümüzde ve yanaklarımızda çökmeler
meydana getirir. Bu çökmeler fiziksel görünümümüzü de olumsuz yönde
etkileyecektir.
Sağlıklı dişlere sahip olanlar daha fazla gülümsüyor, daha rahat
sohbet ediyor, çevrelerinde diğer insanlarla daha kolay iletişim
kurarak sosyal ortamlarda özgüvenli davranışlar sergiliyorlar.
DAHA ÇEKİCİ HİSSEDİYORLAR
Ayrıca yapılan araştırmalar daha fazla sayıda doğal dişe sahip olan
bireylerin, yaşıtlarına göre kendilerini daha çekici bulduklarını
gösteriyor. Bunun yanında diş yapısı ve diş sağlığı bozuk olan
bireylerde ise özgüven eksikliği sorunu yaşanıyor. Bu kişiler
genellikle konuşmaktan ve gülmekten çekiniyor ya da konuşurken veya
gülerken elleriyle ağızlarını kapatıyorlar. Bu da içe kapanık bir
ruh hali sergilemelerine ve sosyal ortamlardan uzak durmalarına
neden olabiliyor.
Gülümseme, kimliğimizin en önemli parçası ve bizi biz yapan
özelliklerden en büyük tamamlayıcısıdır. Sosyal hayatımızda
kendimizle ilgili ilk izlenimi gülümseyişimizle veririz. Sağlıklı
dişler de güzel bir gülüşün sırrıdır. İşte bu nedenle artık herkes
sağlıklı dişlere ve güzel bir gülüşe sahip olmak istiyor. Siz de
ağız ve diş sağlığınıza özen gösterin ve içinizden geldiği gibi
gülümsemekten korkmayın!
MİKROSKOP VE LAZERLE TEDAVİ
Hedefimiz dişlerinizi her zaman ağzınızda tutmayı başarmaktır.
Dişeti hastalığı; dişin alveolar kemik, kök dolgu maddesi,
periodontal ligament ve dişetini içeren diş yapısının hastalık
bilimidir. Hastalığa ana olarak birçok bakteri sebep olur; ancak
farklı eşçarpanlar tek başlarına hastalığa sebebiyet veremeyecek
olsalar da önemli roller oynayabilirler.
İlk görülebilir belirtiler genellikle; dişetlerini fırçalarken
kanama, yumuşak dokuların çekilmesi, dişin hareketliliği ve aşırı
hassaslığı, yer değiştirmeleri ve devamlı ağız kokusudur. Eğer
tedavi edilmezse, dişeti iltihabı diş kaybına neden olur. Neyi
görürseniz onu tedavi edebilirsiniz prensibinden yola çıkarsak, bu
özel mikroskoplar net görmeyi ve hedefe yönelik tedaviyi
kolaylaştırır.
Ağız içi mikroskop ile lazer cerrahisinin sistematik olarak
kullanılması sayesinde diş eti iltihabını tedavi etmek mümkündür.
Mikroskop, kökler boyunca dişin etrafındaki ceplerin ve diğer
detayların daha net görünmesini sağlarken büyük cerrahi
uygulamalardan kaçınılır. Lazer ilaçların ulaşamayacağı yerlerde
bile dişeti problemlerinin yok edilmesini sağlar.
Bakteriyi yok ettikten sonra, cepler yeniden kapanır, kemik
yenilenir ve böylelikle diş çekimi ve dental implantoloji gibi daha
girişimsel ve pahalı tedavilerden kaçınılarak dişi ağızda tutmak
hedefine ulaşılır.
GELENEKSEL CERRAHİ TEDAVİLER
Cerrahi olmayan tedavinin avantajları ise şunlardır: