Günlük hayatımızda tuzu azaltarak kullanmaya devam mı etmeliyiz,
yoksa tamamen hayatımızdan çıkartmalı mıyız?
Uzun yıllardır kalpdamar sağlığı açısından tartışmaya açık olan
tuzun tüketiminin azaltılması, uzmanların ilk tavsiyeleri arasında
yer alıyor. Ancak son dönemdeki araştırmalar, günlük tuz tüketim
miktarı konusunda bazı soru işaretlerini de beraberinde
getiriyor.
SORUN, AŞIRI SODYUM ALMAK
Tartışmaya açık olmasının altındaki en önemli etken, gıda koruyucu
özelliği dolayısıyla tuzun, hazır gıdaların içerisinde bol miktarda
bulunması ve bundan dolayı da aşırı miktarda tüketilmesidir.
Dolayısıyla tuz konusu, içinde bulunduğumuz son 100 yılın
sorunudur.
Son 100 yıldaki farklı çalışmalarda değişen oranlarda, aşırı tuz
tüketimi ile kalp-damar hastalıkları ve özellikle hipertansiyon
ilişkisi ortaya konulmuştur.
Ancak unutmamak gerekir ki, aslında tartışılır olan tuzun
içerisinde yer alan ve hipertansiyonla ilişkiyi oluşturan sodyum
molekülüdür.
Dolayısıyla, tuzun tipinden ve diğer bileşenlerinden bağımsız
olarak, içeriğindeki sodyum miktarının fazlalığı ya da diğer bir
deyişle aşırı sodyum tüketimi sorun oluşturur.
ÜLKEMIZDE TÜKETIM FAZLA
Tuzu tuz yapan, içindeki sodyumun (hücre dışı sıvının önemli bir
bileşeni olduğundan) tüketimini sıfırlamak, hem gıdaların içinde
doğal olarak bulunduğundan mümkün değildir, hem de sağlık açısından
doğru bir yaklaşım olmaz. Ülkemizdeki araştırmalar sonucu ortaya
çıkan gerçek, ortalama tuz tüketiminin bilimsel rehberde üst sınır
olarak belirlenmiş rakamlardan birkaç kat fazlası olduğudur. Bu da
ülkemizde tuz yani sodyum tüketiminin çok aşırı olduğunu ortaya
çıkarmıştır.
Her gıdada olduğu gibi tuz için de doğru tüketim biçimi, makul
miktarda belirlenmelidir. Bu da araştırmalara göre; günde 5 ile 6
gram arasında, yani 1 çay kaşığı kadar tuz olarak
önerilmektedir.
Belirtilen miktarın altında tüketilmesi, hormonal denge bozukluğuna
yol açıp tansiyonunuzu ve böbreğinizin idrar atımını dengeleyen
renin aktivitesini artırarak kalp krizi riskini ortaya çıkarır.
KAYA TUZUNUN TADI YOĞUN
Son zamanlarda ise kaya tuzunun, sofra tuzuna rakip gösterilmesi ve
daha sağlıklı olarak lanse edilmesi gündemde. Kaya tuzu, mineral
açısından daha zengin olmakla birlikte, tadı daha yoğun olduğu için
daha az miktarda kullanılması yeterli oluyor.
Bu sebeple avantajlı olduğunu söyleyebilirim yoksa tuz açısından
ciddi bir farkın olmadığı görüşündeyim.
Fazla tuz tüketimi ile kilo alımının hızlandığı, kan basıncının
yükseldiği ve bazı kanser risklerinin de arttığı bilinen bir
gerçek. Ancak tam tersi, yetersiz tuz tüketiminin de kalp ve böbrek
gibi bazı organlarda oluşabilecek problemleri ortaya
çıkartabileceği de açıklanmıştır.
14 GRAMA DÜŞÜREBİLDIK!
Kişinin sağlık durumunda herhangi bir problem yoksa, şeker hastası
değilse, kilosu ile ilgili bir sıkıntı yaşamıyorsa ve kan basıncı
normal ise sıfır tuz önerisi yapılmaz, aksine doktor kısıtlaması
yoksa günde 5-6 gram tuzun tüketilmesi önerilir. Toplumumuzda bir
dönem günlük 16-17 grama kadar çıkan tuz tüketiminin, son yıllarda
alınan önlemler ve yeterli bilinçlendirme ile 14 grama kadar indiği
gözlemlenmiştir.
ÇALIŞMALAR NEDİYOR?
TUZ alımı ile kan basıncı arasındaki ilişkiyi gösteren ilk büyük
ölçekli çalışma olan Intersalt araştırmasına göre, günlük 6 gramlık
tuz artışı büyük tansiyonu yükseltiyor ve kalp, beyin, böbrek,
büyük atardamar ve gözlere zarar veriyor. Bu organları etkileyerek
kalıcı hasarlara veya yaşamın sonlanmasına neden olabiliyor.
HASTALIKLAR AZALIR
SODYUM-POTASYUM DENGESİ
YÜKSEK tuz alımı kalp hastalığına yol açabilen kan basıncını
artırırken, yüksek potasyum alımı da kan damarlarını gevşetip
sodyum salgılamasına ve kan basıncını azaltmaya destek verir.
Avrupalı uzmanlar, 'Tuz, potasyum içerdiği için diyet sırasında
faydalıdır' derken, Amerikalı uzmanlar tam aksini savunarak,
'Tüketilen tuz miktarı değil, tuzdaki sodyum-potasyum ilişkisi
önemlidir' iddiasını savunur. Internal Medicine'da yayımlanan bir
araştırmada, yüksek oranda sodyum tüketiminin ölüm riskini
artırırken, yüksek orandaki potasyum alımının da ölüm riskini
azalttığı sonucu ortaya çıkmıştır. Öte yandan uzmanlar, tuz
tüketiminin büyük ölçüde azaltılmasının ve potasyumun da brokoli,
bezelye, patates, domates, muz, kivi, kuru erik, kayısı, süt ve
yoğurt gibi besinlerden alınmasının sağlık açısından en doğrusu
olacağını belirtmişlerdir.