Dünya özellikle kıtalararası uçuşların yaygınlaşmaya
başlamasıyla daha küçük bir yer haline gelmiştir. Uçak yolculuğu
günümüzün en sık tercih edilen ulaşım yollarından biridir. Mesafe
azaltma ve konforlu seyahat sağlama özelliği taşıyan uçak
yolculuğuyla ilgili merak edilenleri bugünkü yazımda sizler için
derledim… Uçak seyahati, güvenirliği ve kısa sürmesi açısından
günümüzde pek çok insan tarafından tercih ediliyor. Ancak uçuşun
olumsuz etkilerini bilip önlem alarak vücut üzerindeki negatif
etkilerini azaltmanız mümkün olabilir.
TÜRBÜLANS ZARARSIZDIR
Türbülans özellikle uzun süreli uçuşlarda yaygındır ve genellikle
zararsızdır. Ancak yine de rahatsız olmanıza ve korkmanıza neden
olabilir. Çeşitli faktörlerden kaynaklanan (hava akımları, dağlara
yakınlık, termal akımlar vs.) türbülans dereceleri değişmektedir.
Dolayısıyla etkiler de türbülans çeşitlerine göre farklılık
gösterebilir. Çalkantı veya uçağın hava boşluğuna düşmesi gibi
anlamlarla yorumlanan türbülans, en yalın haliyle farklı ve
beklenmeyen yönlerden gelen rüzgarların aralıklı olarak neden
olduğu hava akımıdır. Uçağın içerisinde çeşitli filtreler bulunur.
Uçak dışından gelen taze hava, jet motorlarında kompresör
kademeleri olarak bilinen kabin içine sürekli olarak çekilir. Bu
havanın yüzde 50'si sisteme çekilirken yüzde 50'si dışarı atılır.
Diğer taraftan uçağın içerisindeki havanın yüzde 50'si dışarıdan
gelen temiz hava ile karışır. Bu aşamada hava basıncı, kabin
basıncına eşitlenene kadar sıkıştırılır.
20 KEZ DEVRIDAIM YAPAR
Havayı basınç altına almak havanın ısınmasına neden olur. Bu havaya
'yüksek verimli partikül havası' (HEPA) adı verilir. Partikül
havası, filtrelerden geçmeden önce soğutulur. Bu işlem
bakterilerin, partiküllerin ve virüslerin minimum yüzde 99.97'sinin
filtrelerden kaldırılmasını sağlar. Partikül havası sirkülasyonlu
kabin havasıyla birleşerek solunmaya hazır hale getirir. Uçak
içindeki hava, HEPA filtresi sayesinde ortalama 20 kez devridaim
yapar. Dolayısıyla uçakta, yeryüzündeki havadan çok daha temiz bir
hava solunur.
UÇUŞ ÖNCESİ, SIRASI VE SONRASINDA SU TÜKETİN
Uçuş sırasında kabin içindeki havanın nemi normalden daha düşük bir
orandadır. Uzun uçuşlar sırasında kabin nemi daha da düşer. Düşük
kabin neminin en yaygın yan etkisi; cilt, göz, boğaz ve burunda
kurumadır. Dehidrasyona neden olan durumlardan biri de irtifa
değişikliğidir. Uçağın kalkışı sırasında meydana gelen bu
değişiklik ortalama 2000-2500 metreden sonra sağlık problemlerini
beraberinde getirebilir. Çünkü insan vücudu yüksekliğe uyum
sağlamak için normalinden daha fazla idrar üretir ve oksijen
sağlamak için daha hızlı nefes alışverişi yapar. Özellikle dört
saatten fazla süren uçuşlarda yeterli miktarda su içmemek, kuruluğa
neden olur. Bu nedenle yolcular, hidrasyonu sağlamak için uçuş
öncesinde, sırasında ve sonrasında su tüketmelidirler.