ULUSLARARASI kredi değerlendirme kuruluşu S&P’un takvim dışı bir kararla Türkiye’nin görünümünü durağandan pozitife yükseltmesi önemli bir karar.
Piyasalara “pozitif” yansıyan bu karar, aynı zamanda ekonomi yönetiminin uyguladığı politikalara dünya tarafından olumlu bakışın da göstergesi. Böylece uygulanan ekonomi politikalarının sonuçları da bir anlamda görülmeye başladı. 2024’ün ikinci yarısından sonra ise başta enflasyon olmak üzere bu olumlu etkiler daha da artarak ve tüm kesimlere yansıyarak sürecek. Peki bundan sonraki yol haritası ne olacak? Öncelikle ekonomi politikaları Orta Vadeli Plan kapsamında, tüm ekonomik dengeler gözetilerek kararlılıkla sürdürülecek. Bu süreçte bazı tespitleri ve hedefleri de paylaşmakta fayda var:
DÖVİZ REZERVİNDEKİ ARTIŞIN OLUMLU ETKİSİ
- Ekonomi yönetimi 5-6 aylık süreçte döviz rezervlerinin 136.5 milyar dolara ulaşmasını haklı olarak önemsiyor. Çünkü rezerv artışıyla ödemeler dengesindeki risk ve risk pirim oranı düştü.
- Enflasyonla mücadele öncelikli hedeflerden. 2000’li yıllarda enflasyonu tek haneye indirmiş olan AK Parti hükümetleri göz önünde bulundurularak, şimdiki ekonomi yönetiminin de ana hedefinin 2026 yılında tek haneli enflasyon olduğunu söyleyelim.
- Yüksek enflasyonun çok hızlı bir şekilde düşürülmesi, ortaya çıkabilecek ekonomik ve sosyal maliyet nedeniyle tercih edilmiyor. Hedef bu yüzden 2026 yılı. Ekonomi yönetimi enflasyonu düşürürken; büyüme ve sosyal dengeyi de gözetmek istiyor.
- 2024 yılında enflasyon tahmininin yüzde 33 olduğu sonrasında jeopolitik anlamda yaşanan sıkıntılar nedeniyle 36’ya revize edildiğine dikkat çekilirken, 33 oranının da halen gerçekleşebilir bulunduğuna vurgu yapılıyor.