Hiç duymayanlar ya da bilmeyenler de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye’de büyük bir metamfetamin salgını var” sözleri ve İçişleri Bakanı’na yönelttiği suçlamalarla, İçişleri Bakanı’nın ise hem Kılıçdaroğlu’na verdiği aynı tondaki yanıtlar ve “Metamfetamin bir tehlikedir, Türkiye’de ilk defa özel olarak genelge yayımladık” sözleriyle öğrenmiş oldu. Metamfetamin... Dünyanın bir anlamda yeni kâbusu. Bu kâbusu siyasi tartışmaların ötesinde değerlendireceğim; çünkü tüm dünya genelinde bir mücadele yürütülüyor. Hatta bazen ülkeler ortak operasyonlar düzenliyor. Türkiye içinde ise bu mücadeleden 11 bakanlık ile narkotik başta olmak üzere tüm polis teşkilatı, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Jandarma, Sahil Güvenlik, Gümrük personeline kadar binlerce görevli sorumlu. İstisnaları, riskleri, olasılıkları bir kenara bırakarak öncelikle genel bir bakış açısıyla şunu söylemek lazım: “Yürütülen mücadeleyi görmemek, sabah akşam demeden çalışan isimsiz binlerce görevlinin hakkını yemek, onları zan altında bırakmaktır.”
Bu yazı dizisiyle amacım öncelikle aileleri bilinçlendirebilmek. Diğer taraftan bu meselenin önemine dikkati çekerek, siyasi tartışmaları bir kenara bırakarak alınması gereken önlemlere odaklanmak. Ayrıca yürütülen mücadeleyi anlatmak.
PARANOYADAN BİPOLAR BOZUKLUĞA, HALÜSİNASYONLARA GİDEN KARANLIK YOL
Uyuşturucu üretimi, ticareti ve kaçakçılık çok uluslu bir ticaret ağıdır ve çok uluslu bir mücadeleyi gerektirir. Günümüzde ise teknolojik gelişmeler, iletişim ve ulaşımın geldiği boyutu da göz önünde bulundurursak ortak mücadele zaruridir. Son siyasi tartışma ile gündeme gelen “Metamfetamin” dünyada eroinden sonra en tehlikeli narkotik madde olarak kabul ediliyor. Ancak ne yazık ki dünya genelinde eroinden daha hızlı yayılıyor.
Metamfetamin ilk olarak Japonya’da 1919 yılında sentezlendi.