"KURALLARIN yokluğudur barbarlık, başvurulacak merci bulunmayışıdır. Yönetmek demek iktidara el koyma hareketi demek değildir, sakin sakin iktidar olmak demektir.”
Bu iki güzel söz, Jose Ortega Gasse’nin “Kitlelerin Ayaklanması” kitabından... Kitleler tüm dünyada artık doğru ya da yanlış, öyle ya da böyle genelde sosyal medyadan ya da sosyal medya üzerinden ayaklanıyor. Bazen “yalana, dolana” isyan ediyorsunuz, bazen ise “ayrıntıyı orada yakalayabiliyorsunuz”, boş yere linç de edilebiliyorsunuz. Küfür, hakaret, ne ararsanız var. Evinde konuşmayan, size aslan kesiliyor. Siyasetin trol orduları var, kişilerin ise takipçileri. Üstelik bu takipçileri artırmak, beğeni sayınızı yükseltmek için profesyonel şirketler bile kuruldu. İşin bir yanı sadece görünür olmak, diğer yanı ise kitlelere ulaşmak, etkilemek, taraftar toplamak, bazen onları çileden çıkarmak ya da onları bir başka cenaha karşı bir anlamda ayaklandırmak, bazen ise susturmak.
BURAK ERBAY KIRSIN TELEFONU...
Belki de en iyisi bu hareket... Cep telefonunu çekiçle, bilgisayarları baltayla kırmak. Tabii ki günümüzde gerçekçi değil. Hele bizler için hiç değil. İşin maddi boyutunun ayrıntılarına girmiyorum bile, sanıyorum Burak Erbay da son model iPhone kırmamıştır. Tüm bunları niye yazdım, konumuz “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” etrafında dönen tartışmalar. Aslında yasanın iki boyutu var. Biri sosyal medya ağları, diğeri ise doğrudan “gazetecilik”...