Sevgili okurlarım; 2023’de Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada başlayan ateş adeta 2024’ün ilk günleri ile ne yazık ki “yayılma” işaretleri veriyor.
Önce 7 Ekim saldırısı ardından İsrail’in katliamı ve bölgeye küresel güçlerin akınıyla devam eden süreçle son dönemde yaşanan gelişmeleri alt alta koyalım:
- Irak’ta terör örgütünün bilinmeyen ellerce(!) desteklenen saldırısı ile Türkiye’nin 12 şehit vermesi,
- Netanyahu’nun başka ülkelerdeki HAMAS liderlerini ölümle tehdit etmesinin ardından Türkiye’de başlayan MOSSAD operasyonları,
- Yeni yılda Türkiye’de sinegog ve klise hedef almayı planlayan DEAŞ terör örgütü üyelerine yapılan operasyon,
- Lübnan’da HAMAS’ın üst düzey ismi Salih El Aruri’nin öldürülmesi,
- İran’da Kasım Süleymani’yi anma törenleri sırasında 2 patlama ve 84 kişinin ölümü.
Bunlar çok kısa bir zaman diliminde yaşananlar... Küresel güçlerin bölgedeki silahlarını, gemilerini, yığınaklarını aklınızda tutup; birçok terör örgütünün bu güçler için vekalet savaşı verdiklerini de ekleyin. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın medya yöneticileri ile yaptığını toplantıda gelinen son durumu özetleyen; “Çok boyutlu bir yaptırım savaşı, zaman zaman istihbarat savaşı, zaman zaman da fiili askeri çatışmaya ve eyleme doğru evriliyor. Bütün alanlarda devam eden bir çatışma süreci bu” sözlerini de koyun. Hatta savaşın bölgesel yayılma ihtimalinden bahsederken, “Bu savaşın yayılması ciddi bir tehlike. Biz bunu Batı toplumlarına ve Doğu toplumlarına da anlatıyoruz” sözlerini de unutmayın. Peki büyük resimde ne oluyor? Bölgedeki bu saldırılarla amaç ne? Ankara ne gibi tedbirler aldı, alıyor?
ANKARA’NIN SON OPERASYONLARI HERKESE MESAJ
Ankara’ya göre;
- Adı yıpratma savaşları... Temel hedef ise bölgesel ittifakları bozmak için, her ülkeyi kendi sorununun içinde meşgul etmek.
- Başından beri İsrail-Filistin meselesinin bölgede bir dizi fay hattını tetiklemesi öngörülüyordu.
- Bir yanda bölgesel birliktelik sağlanmaya çalışılırken, diğer yanda 7 Ekim’den itibaren bir dizi önlem hayata geçirilmeye başlandı. Bu önlemler Netanyahu’nun Hamas lider ve üyelerinin gelip gittiği ülkelere yönelik tehdit ve Irak’taki terör örgütü PKK’nın saldırısı ardından bir anlamda en üst seviyeye çıkarıldı.