Almanya'yla ilişkilerimiz sertleşti. Bu AB ile ilişkilerimizin biraz daha zorlaşması demek. Çünkü Almanya, AB'nin sahibi veya doğrudan doğruya 'kendisi'. Öte yandan, uzun süredir AB ile aramızın şeker renk olduğu kimsenin meçhulü değil. Buna karşılık ilişkiler belli bir mecrada akıyor. AB ve Türkiye karşılıklı salvolarla birbirlerini sınıyor.
***Çarşamba günü bu köşede Kadir Has Üniversitesi'nde yaptırdığımız
Dış Politika Algıları Araştırması'nın sonuçlarını ele aldım. AB ile
ilgili 'algılar' biraz hayret verici. AB'ye asla üye
olamayacağımıza halkın neredeyse % 80'i inanıyor. Bir algı...
Bunu saptadıktan sonra bu defa OD ile ilgili değerlendirmelere
değinmiştim. Çünkü bu defa halkın %75'i Müslüman ülkelere rol
modeli olduğumuza inanıyor.
Müslüman ülkelere rol modeli olmak, besbelli bir şey, Avrupa
üstünden türetilmiş bir anlayışı içeriyor. Buna Avrupalılık
üstünden demek de kabil. Gene apaçık olan bir şey var ki,
Türkiye'de halk, Türkiye'yi 'Müslüman' bir ülke olarak tanımlıyor.
Peki, Müslüman bir ülkenin Müslüman bir ülkeye 'rol modeli olması'
ancak ondan farklı unsurlara sahip olmasıyla kabildir. Bu da
Avrupalılık ve Avrupa değerleridir. Onların başında da kimsenin
kuşkusu olmasın pozitif laiklik anlayışı gelir.
Bir tarafa bırakılmayacak kadar önemli ve ciddi bu olgu tek başına
da önemlidir ama unutmamalı ki, laiklik denen bu kapsamlı kavram
ancak diğer öğelerle birlikte düşünüldüğünde anlam taşır. Tersinden
söylersem laiklik tek başına ortaya çıkmaz. Bir bütünün parçası
olarak belirir. O meyanda da laiklik Batılı / Avrupalı bir
gerçeklik olarak belirir. Bütün budur: Avrupalılık.
O zaman biz hem laik, hem Müslüman, hem de Avrupalı olduğumuz için
diğer Müslüman ülkelere rol modeli olacağızdır.