Nihayet olanlar oldu, uzun ve inişli çıkışlı bir serüvenin
sonuna doğru apar topar ilerliyor, Türkiye ile Avrupa neredeyse yol
ayrımına geldi. Bundan sonra bu 'zoraki sevda'nın daha fazla devam
ettirilmesi pek güç görünüyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da 16
Nisan'dan sonra masaya oturulacağını söyledi, 'bu iş böyle gitmez'
dedi.
Sadece Avrupa ile ilgili bir durumun karşısında, önünde
değiliz.
Onu da tetikleyecek veya onun tarafından tetiklenen önemli bir
sorunumuz var şimdi: ABD ve İngiltere Türkiye'den kalkacak
uçaklarda, THY uçaklarında, dizüstü bilgisayarların kabine
alınmasını yasakladı.
Çok ciddi, yan etkileri olacak, dallanıp budaklanacak bir sorundur
bu, eğer geçici değil, kalıcı bir kararsa. Hele İngiltere gibi bir
ülkenin böyle bir kararı önceden tartışmadan, ince eleyip sık
dokumadan vermeyeceği düşünülürse durum daha da vahimdir. Besbelli
ki, bu iki ülke, Türkiye konusunda artık daha farklı bir muhakeme
ve yaklaşım içindedir.
Gelin buna son günlerde Ortadoğu'da cereyan eden olayları
ekleyelim. Rusya'nın PYD ile ilişkisi, ABD'nin gerek bu konuda
gerekse genel olarak bölgede sürdürdüğü politika tutumu, davranışı
hiç de 'dost ve müttefik' bir yaklaşımı sergilemiyor.
Türkiye haklıdır veya Batı haklıdır. O sorgulamanın artık bir
yararı yok. Önemli olan bir tek şey var: Türkiye ve Avrupa
birbirinden kopuyor.
***
Bu yüz elli yıla yaklaşan bir dönemin kapanması anlamına gelir
mi?
Söylemek zor. Fakat yüz elli yıldır devam eden ve özellikle
Cumhuriyet döneminde yaşadığımız, bendenizin modernleşme paradoksu
veya Cumhuriyet paradoksu dediğim halin sona ermesidir.