Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde cereyan eden ve Türkiye'ye
yönelik saldırıların anlamı sadece gündelik siyasetle sınırlı
değil. Elbette.
Doğrudur, bu hafta Hollanda'da seçim var. Sonra eylüle kadar Avrupa
ülkeleri seçimlerle devam edecek.
Nihayet sonbahar başlangıcında Almanya seçimleri gerçekleşecek.
Bütün bunlar gündelik popülist siyasetin diplomatik ilişkiler
üstünden gelişeceğini gösteren işaretler.
Makul bir sınıra kadar hepsini anlıyorum.
Fakat Türkiye'ye dönük 'şiddeti' görünce bunun daha öteye giden,
daha derinlere açılan nedenleri olmadığını da düşünmeden
duramıyorum.
***
Gerçekten de Türkiye'ye gösterilen ölçekte bir tersliğin, kelimeyi
doğru kullanıyorum, 'şiddet'in başka manalarının olması gerekiyor
ki, öyle.
O unsurları bir 'teslis/üçleme' olarak tanımlamak mümkün.
Bunların ilki İslam düşmanlığı.
Farkındayım, 'düşmanlık' sert, haddinden fazla tırmalayıcı bir
kelime. Fakat gerçek bu. İslam korkusu ile başlayan kayma düzlemi
meseleyi getirip bu noktada düğümledi. Bugün Avrupa'da, daha büyük
ve diplomatik planda daha dikkatli olmak isteyen ülkelerde daha
kontrollü, diğer ülkelerde kendisini hemen belli eden bir İslam
düşmanlığı var.