Bu tarih dediğimiz varlık garip şey. Bugünkü olayları anlamak için geçmişe, tarihe bakıyoruz. Ama tarihte, geçmişte olanları daha iyi anlamamıza da bugünkü olaylar yol açıyor. Keşke bu konuya devam edebilsem ama bahsettiğim vurguyu sadece OD- Türkiye- Batı ilişkilerini yerli yerine oturtmak için yaptım. Çünkü bugün ortaya çıkan 'yeni OD' politik coğrafyası bana 1. Dünya Savaşı'nı ve sonrasını pek güzel anlatıyor.
O 'anlatım'ın özünü epey bir zaman önce bu köşede yazmıştım. Meydan pehlivanı gibi söylenen lafları bir yana bırakırsanız, şimdi apaçık biçimde ortaya çıkmıştır ki, Batının korkulu rüyası gerçekten ve gerçekten Türkiye'nin OD ile daha yakın ilişkiler kurması, o bölgeyi kontrol etmesi, onun bazı köşelerine yerleşmesiymiş.
Daha önce bu maksatla yedi düvel bir araya gelip Türkiye'yi OD'den sökmüştü. Şimdi de Türkiye OD'de biraz kımıldayınca gene aynı kuvvetler bir araya geldi ve bu defa daha da beter işler yaparak OD'yi Türkiye'ye kapattı.
İlk Savaş'tan sonra, hatta 2. Savaş'tan sonra yeterince güçlü görmedikleri için kuramadıkları Kürt hattını/ bölgesini şimdi oluşturdular.
Böylece güneyimizde ve itiraf edelim ki korkulu rüyamız olan bir bölgede boydan boya hazırlanıp Türkiye'yi OD'den koparacak ve büyük güçlerin daha uzun süre diledikleri gibi at oynatacakları bir bölgedir. Olmuştur.
Olmaktadır.
Bölgenin diğer ülkeleriyle yani Rusya ve ABD ile olan ilişkilerimizi ve onların kendi aralarındaki sorunları pazartesi günkü yazımda ele aldığım için yeniden değinmeyeceğim.
Ama bir gerçek var ki, bilhassa İslamcı örgütler artık bizzat OD ülkeleri tarafından dışlanmaktadır. Türkiye'nin onlarla olanı bırakın olmayan ilişkisi bile yeni gerilimler için artık bir bahanedir ve kuvvetli bir bahanedir.
Üç noktayı işaret edip bir cevap vereyim.
Birincisi Kürt bölgesini bir avantaja dönüştürmektir. Olan olmuşsa, o bölgenin siyasetini ve bin türlü işini büyük güçlerle bir araya gelip belirlemek lazımdır. Son yüz yıllık tarihimiz boyunca karşılaştığımız en sarsıcı gelişmelerden biri olan bu yeni durumu lehimize çevirmek şarttır. Bunun için kendi bünyemizdeki Kürt meselesini de (PKK dışında) yeni bir bakışla ele almanın zamanı gelmiştir. *** İki, bunu ve daha birçok şeyi yapmanın yeni bir yolu var: Batıyla barışmak. Diyelim küs değiliz, zıtlaşmıyoruz, çatışmıyoruz ama sorunlarımız var. Elbette AB'nin haksız tutumundan, yakınmak ne kelime öfke duyuyoruz, elbette ABD'nin ileri- geri politikasına kızıyoruz ama ne yapalım ki, diplomasi böyle bir şeydir ve OD'de bunca sorunun yaşandığı bir dönemde Batıyla ilişkileri yeniden ısıtmak zaruri görünmektedir. Ancak o ilişkiler aracılığıyla bölgede ortaya çıkacak yeni oluşumlarda yer alacağız. Yoksa tam manasıyla Türkiye'ye karşı oluşturulmuş bu Kürt bölgesi de, gene Batının yönlendirdiği OD devletleriyle olan ilişkimiz de birer büyük derde dönüşecektir. *** Üçüncüsü, OD devletleriyle yeni bir düzen ve anlayış içinde ilişki kurmaktır. Bunun bin türlü yolu vardır. Ama Katar krizinin bu derecede yükseldiği bir dönemde bu ihtiyaç gitgide artan bir şiddette kendisini hissettiriyor.
Fizikteki kuralı biliyoruz: dengenin kurulması için üç dayanak noktası gereklidir!