Sözüm söz, bahsettiğim nostalji konusunu bambaşka ve hayli
çarpıcı olduğunu düşündüğüm bir noktaya getireceğim ama Beyoğlu
hakkında Çınar Oskay'ın yayını devam edince ve Belediye Başkanı
Ahmet Misbah Demircan önemli tespitlerde bulununca konuya buradan
devam etmek zorunlu oldu.
Demircan, Beyoğlu için 150 milyon dolar harcandığını
belirtiyor.
Bölgenin genişlediğini, her köşesine canlılık geldiğini ve
hepsinden önemlisi semtin yeni bir ruha kavuştuğunu, yeni bir insan
coğrafyasına açıldığını belirtiyor. Altyapının çağdaşlaştırıldığını
vurguluyor. Örneğin, Tarlabaşı dönüşümünün bugünkü temel
ihtiyaçlara cevap verecek şekilde hazırlandığını işaret ediyor.
Semtin diğer önemli mahallelerinde meydana gelen tüketim
alışkanlıklarının Beyoğlu'na taşınması gerektiğini ise döne döne
vurguluyor.
İmdi... Bundan bir süre önce bir yazı yazıp Beyoğlu'nda önemli
bir dönüşüm yaşandığını söylemiştim. Bu bir tür
soylulaştırmaydı.
Bu yazı çok tartışma uyandırdı. O zaman semti bir tür 'underground'
olarak kullanmak isteyen çevreler tepki gösterdiler.
Beyoğlu'ndaki kozmopolit, eğlenceye dönük, yeraltı hayatının
yitirilmesi karşısında bu soylulaştırmaya karşı çıktılar.
Haklı oldukları noktalar elbette var.
Eğer soylulaştırma bir tür 'iz, tarih ve bellek silme' işlemiyse ve
'kent demokrasisi' bakımından taşınamaz boyutlar içeriyorsa hadise
bir 'sermaye çatışmasına' döner.
Orada da kimin haklı olduğu bellidir. Ama dönüştürüm bir temel
ihtiyaçtan karşılanıyorsa onu da yerine oturtmak gerek.
Peki, o dönemde bana tepki gösterenler şimdi neyi arıyor, neden
yakınıyor? Beyoğlu bugünkü haline soylulaştırıldığı için mi geldi?
Tersine, Demircan belirtiyor, bir tarihte benim gibi Kaktüs Bar'ın
müdavimi olup oradan çıkmayanlar Karaköy'e indiler. (Ben Karaköy'e
gidenlerden değilim.) Kalanlar bir süre Beyoğlu'nu kullandılar. Ama
daha sonraki gelişmelerle bu defa onlar da Beyoğlu'na sırt
döndüler.
O gelişmeleri, 'karideslerin kafalarını emen' internet kullanma
becerisi güçlü yemek yazarı hayli Oryantalist bir şekilde
açıklıyor, 'Orta Asya'da bir yerlere benzemiş' diyor. Bilmem, belki
Ortadoğu demek istiyor. Her neyse... Önemli olan Beyoğlu'nun Arap
ve Suriye ağırlıklı bir nüfus ile yüklenmesi.
Yerleşik nüfus da bu oluşumu kabul etmiyor. Peki, 'soylulaştırmaya'
karşı çıkıldı, anladım, şimdi neye karşı çıkılıyor?