Hasan Bülent Kahraman Sabah Gazetesi

Hayat sanatı taklit eder

16 Haziran 2017 Zaman zaman bir sanat dalı için 'öldü' demek adettendir. Her arkadan gelen kuşak bir kere bu tür iddialarda bulunur. Ben de bulunmuşumdur. Ama öyle boş bir slogan olarak değil de, meseleyi bir tarihsel, sosyolojik...

25 Haziran 2017 | 225 okunma

16 Haziran 2017
Zaman zaman bir sanat dalı için 'öldü' demek adettendir. Her arkadan gelen kuşak bir kere bu tür iddialarda bulunur. Ben de bulunmuşumdur. Ama öyle boş bir slogan olarak değil de, meseleyi bir tarihsel, sosyolojik çerçeve içine yerleştirerek, bazı zamanlar mesela 'roman öldü' demişimdir. Sonra Post Entellektüel Dönem ve Edebiyat başlıklı kitabımda işin dört bir yanını enine boyuna ele almışımdır.
Dün bir yabancı gazeteyi karıştırırken 'sosyal medya romanı öldürüyor mu?' başlıklı o yazıyı gördüm ve işin bir kere daha üstünde düşünmeye başladım.
Roman muhakkak ki, ölmedi. Bundan sonra da yazılacak. Ama bu yeni romanlar artık bildiğimiz, tuğla gibi, her biri derya deniz romanlardan olmayacak. Artık bir Dostoyevski, Balzac, Tolstoy, Melville romanı okumayacağız. (Böyle diyorum ama o adını andığım kitabımda işi bu yönden irdelerken epey farklı şeyler de söylediğimi şimdi anımsıyorum; çünkü onlara benzer romanlar da harıl harıl yazılıyor. Mesele bu ayrımı, bu özgüllüğün üstünde düşünmek.) Bambaşka bir tarzda yazılmış romanlarla hayatımızı geçireceğiz.
Bu böyleyken, sosyal medya romanı öldürecek mi sorusunun cevabı koskocaman bir hayırdır.
Niye böyle bir sorunun sorulduğu belli ve bir değil kırk bir sebep var. Sosyal medyanın tükettiği zaman, yıktığı konsantrasyon yeteneği kimsenin aklına gelmeyen kuvvetli nedenler arasında. İnsanlar o soruyu sorarken muhtemelen sosyal medyada bir konu etrafında cereyan eden tartışmaları, haber akışını falan düşünüyor.
Ama roman o değil ki!
Haydi geleneksel örneği vereyim. Dostoyevski, Suç ve Ceza'yı bir gazete haberinden hareketle yazdı ama o haberle üstadın romanının ne ilgisi var? Tolstoy, Napoleon'un Rusya seferini gerçekleştirdiği arazileri at üstünde gezmiştir ama ne alakası var Savaş ve Barış ile Napoleon seferinin. Veya Madame Bovary ile gene esin kaynağı olduğu gazete haberinin.
Hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü Oscar Wilde haklıdır: Hayat sanatı taklit eder!
Roman okuduğumuzda sadece roman okumayız, sadece hayatı izlemeyiz, sadece olay örgüsünde değildir roman, çok daha fazlasıdır roman. Her şeyin!
Sosyal medya bu gidişle kendisini öldürür...

19 Haziran 2017
İnsan gerçekten de bazen 'bütün bunları ben mi yaşadım' diyor, Attila İlhan gibi söylersem. TRT arşivini dijital ortama açtı. İnternetten girip izlemek mümkün. Ben de şöyle kenarından dolaşacak oldum ki, kendimi kaptırmayayım. Elimde bitirmem gereken dünya kadar iş var. Ama ne mümkün, oradan oraya sıçrayarak izledim, vaktin nasıl geçtiğini bilemedim.
Çok iyi değerlendiremedim ama galiba televizyon programları başladıktan bu yana geçen süreyi kapsıyor bu arşiv. Anlatılır gibi değil. Ben elbette tanışım olan sanatçılara, özellikle de edebiyatçılara baktım. Bazı ressamları da izledim.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Büyük tıkınma’ ya da edebiyatı edebiyatımsılarla öldürüş 10 Kasım 2018 | 4.038 Okunma Atatürk’ün hayatı: resmiyet, sivillik, bilimsellik... 14 Eylül 2018 | 280 Okunma Şiirlideğnek küçük İskender ve büyük şiiri 20 Temmuz 2018 | 268 Okunma Nazım Hikmet’in Cep Defterleri 08 Haziran 2018 | 356 Okunma 1968’e Türkiye’den bakmak... 11 Mayıs 2018 | 331 Okunma