Trump'ın seçilmesi herhalde son kırk yılın Amerika'sındaki en
önemli oluşum. Değişen sadece Amerika değil. Bütün dünya. Sonuç
itibariyle 'zeitgeist' diye bir kavram var.
'Zamanın ruhu'.
Bu ruh Avrupa'da da Amerika'da da kendisini gösterdi. Ortaya çıkan
hamleyi iki kavramla açıklamak kabil: küreselleşmenin sonu, sağ
siyasetin yeni evresi.
Bugüne kadar tepkinin hep soldan geleceği düşünüldü.
Yalan da değil yanlış da. Avrupa'da Podesta, Syriza soldan kitlesel
tepkilerdi.
Ama aynı Avrupa'da muhafazakâr sağın yükselişini gösteren tepkiler
de uzun süredir gündemde. Avusturya'da yıllardır faşizme yakın sağ
seçim kazanıyor. O ve şimdi yarıştan önce toynaklarını toprağa
süren atlar gibi yerinden fırlamayı bekleyen Fransız Le Pen sağdan
gelen tepkiyi işaret ediyor.
***
Trump da şeksiz şüphesiz bir biçimde geldi bu kulvara yerleşti.
Amerikalıların şu evrede yaptıkları analizler bile Trump'ın
yükselişinde etkili olan birkaç noktayı tespit ediyor.
Birincisi, kıyı-iç bölge çelişkisi. Bizde Akparti'nin seçilmesinde
görüldüğü üzere kıyılar tıpkı CHP'liler gibi Demokratlara oy
verirken değişim isteyen iç bölgeler Trump'ı destekledi. Gelişmiş
bölge az gelişmiş bölge farkı da denebilir buna.
(Detroit gibi fabrikaların kapandığı ve artık 'pas bölgesi' denen
yerlerdeki oy dağılımı her şeyi açıklıyor. Obama'yı destekleyen bu
ekonomik çöküntü bölgesi Trump'ı destekledi.) İkincisi, kırsal alan
ve nüfus değişikliği gene Trump'tan yana ağırlık koydu.
Üçüncüsü, belki de en önemlisi bu, 'değişim' denen hareketin
nereden ve kimden geldiğini kitleler artık önemsemiyor.
Değişim olsun, mevcut ve kendisine zarar vermiş düzen çekilip
gitsin de kim onu ikame ederse etsin: kitlelerin yeni algısı
bu.
Bu yönden bakınca açık gerçek Trump'ın kazanmasından çok
Demokratların yitirmesi. Son seçimden bu yana bildiğim kadarıyla
ABD'de nüfus 8 milyon kişi kadar arttı. Demokratlar ise bu artışa
rağmen Obama'nın bir önceki seçimde aldığı oydan 9 milyon daha az
oy sağladı.
Bana göre daha ileriye gitmek gerekmez.