Zamanları yaşamanın en ilginç yanlarından birisi kavramların, pozisyonların, kabullerin, kavrayışların değişimini görmektir. Geçenlerde açılan İbn Haldun Üniversitesi'nin yarattığı tartışma ortamında bu büyük düşünür hakkındaki sürdürülen ve ne yazık ki, en hafif deyimle 'basit' diyeceğim tartışmalara bakınca bunu düşündüm.
O tartışmalarda bir vurgu vardı. Haldun'a 'solcular' mı sahip çıkacaktı 'sağcılar' mı? Tabii, hafızası çok zayıf bir toplumda yaşama hasebiyle dün konuşulanlardan zerrece haberimiz olmadığından bu 'boş laf' yarışmasını sürdürüyoruz.
Bunca büyük bir düşünürün hâlâ bu derecede kutuplaşmış, kamplaşmış bir muhakemeyle ele alınmasına elbette gülecek değil ağlayacağız. Ayrıca 'sahiplenmek' ne demek? Ama ne yapalım ki, bu durum bizim gerçeğimiz. Onu okumak, anlamak, tartışmak yerine, her şeyde olduğu üzere, 'sahiplenme' çabası içindeyiz.