Hasan Bülent Kahraman Sabah Gazetesi

Kasketten atlete...

Daha o zamanlar fark edip, bu işin içinde bir iş var demiştim. Ama düşüncelerimi olgunlaştırıp yazıya dökmek zaman aldı. Neticede yazdım. Sonradan çok alıntılanan, tartışılan o yazıda...

30 Ağustos 2017 | 143 okunma

Daha o zamanlar fark edip, bu işin içinde bir iş var demiştim. Ama düşüncelerimi olgunlaştırıp yazıya dökmek zaman aldı. Neticede yazdım. Sonradan çok alıntılanan, tartışılan o yazıda ilginç bir noktayı vurguladım.
Dedim ki...
Demirel köyden çıkmıştı. Mucize denebilecek bir kariyerle yetişmişti. Halka ve köylüye ondan daha mı yakın olacağız? 'Anamın su taşımaktan kolları uzamıştı' diyordu.
'Halkçı' diye dağı taşı inleten Ecevit İstanbulludur, şehirlidir. Kolejde okumuştur.
Tam bir entelektüel ve elittir. Tüm geçmişi bunun izi ve tanıklığıyla doludur. Babası profesör ve eski bir CHP milletvekilidir. Annesi ressamdır.
(O vakit Osmanlı Sarayıyla ilişkisini, Sadrazam Tevfik Paşa ile hısımlığını henüz bilmiyordum.) Ötesi yok diyeceğim ama var: Ecevit, hem kendisine 'halkçı' dedirtir hem de elinde köylülüğün simgesi olan 'kasket'le gezer. Demirel su getirir, baraj, köprü, yol inşa eder (CB'den ayrıldıktan hayli hayli sonra ziyaretine gittiğimde DSİ raporları önündeki sehpada duruyordu, notlar almıştı, sorunca, şunda sorun var, telefon ettirdim dedi, 'hoca sen de baraj mühendisisin anlarsın' deyip kahkaha atmayı unutmamıştı) ama kendisine 'halkçı' falan dedirtmez. Üstüne üstlük elinde kentliliğin simgesi olan 'fötr'le gezer.
İşte o yazı bu çelişkiyi anlatıyordu. (Bir de böyle Boğaz'a köprü konusu vardır, değindiğim, daha doğrusu içindeki çelişkiyi saptadığım.)

***

Kılıçdaroğlu'nun 'atlet' meselesi ortaya çıktığında, başka ne yapacağım, bu yazıyı anımsadım.
Gördüm ki, aynı çelişki hem de nasıl vahim bir şekilde devam ediyor.
Haydi, Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü sonrasında kendisine gelen 'HDP ittifakı' eleştirilerinden korktuğu için köşesine çekilip sesini çıkarmadığını unutturmak, Çanakkale'de düzenleyeceği toplantı öncesinde ortalığı hareketlendirmek ve kendisini 'halkçılaştırmak' istedi, olmadık bir iş yapıp o resmi çektirdi. Yanlıştır yaptığı ama anlaşılabilir. Peki, hakkında yazılanlara ne diyeceğiz? Onu savunmak adına yazılan ve her sözcüğünde yazanı biraz daha zorlayan manasız sözler: ben de atlet giyerdim, babam da atlet giyerdi. Derken CHP milletvekillerinin ve sözcülerinin ya doğrudan atletli perişan resimleri ya gömleklerinin altından gösterdikleri atletler.

***

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Büyük tıkınma’ ya da edebiyatı edebiyatımsılarla öldürüş 10 Kasım 2018 | 4.038 Okunma Atatürk’ün hayatı: resmiyet, sivillik, bilimsellik... 14 Eylül 2018 | 280 Okunma Şiirlideğnek küçük İskender ve büyük şiiri 20 Temmuz 2018 | 268 Okunma Nazım Hikmet’in Cep Defterleri 08 Haziran 2018 | 356 Okunma 1968’e Türkiye’den bakmak... 11 Mayıs 2018 | 331 Okunma