New York, sokakların New York'u. Bu kentin hiç uyumadığı söylenir de hayatın caddelerde aktığı, yaşandığı ve tüketildiği akla gelmez. Oysa sokağa bu kadar bağlı, bağımlı herhalde bir başka kent daha bulmak olanaksız. Belki İstanbul denebilir ama o da bir ölçüde. Izgaralardan yaz ve kış dumanların tüttüğü, binaların akşam karanlığında heyula gibi insanın üstüne geldiği, sirenlerin yakın ve uzak seslerinin kulakları doldurduğu kent 24 saat yaşıyor.
Neden sorusunun açık bir cevabı yok. Ama otuz yıldan fazla bir zaman önce geldiğim kenti yerinde bulmam bir yana, daha birkaç ay önce gidip geldiğim yerleri de bulamıyorum. New York en az İstanbul kadar, belki ondan da daha fazla bir hızla değişiyor. Şu bahsettiğim ve bir insan ömrü demek olan zaman içinde kent yıkıldı, yeniden yapıldı.
***
Böyle bir kent nasıl yönetilir? New York'un büyük yöneticilerinden bazılarını tamamen ismen ve yaptıklarıyla, bazılarını anıları ve başarılarıyla, bazılarını tanıklılarımla biliyorum.