Referandum sonuçlarını önemsiyorum ama referandum seçim
değildir.
Seçim olsaydı bu sonuca benzer bir sonuç doğabilirdi. Kabul ederim.
Gene de davranış kiplerinin farklı olacağını
düşünüyorum.
Seçimle referandum arasındaki fark birisinin, seçimin, büyük
ve stratejik koalisyonlarıgerektirmesi diğerinin,
referandumun, daha taktik ve kısa dönemli
koalisyonlarlaişlemesi.
Neticede 16 Nisan referandumunda bu şart işledi. Bu
koşulun devreye girmesinin olumlu ve olumsuz sonuçları
var, evet cephesi açısından.
Örneğin Kürtlerin pozisyonu bu bakımdan üstünde uzun uzun
düşünmeyi gerektiriyor. Ak Parti'nin Kürt
bölgesinde oylarını artırdığı yerler de
var eksilttiği yerler de.
Kabaca yapılan hesaplara göre yaklaşık 400 bin oy
geldi Kürtlerden Ak Parti'ye. Öte
yandan İstanbul'dan 'hayır' çıktı ve bu
kentteki, dünyanın en büyük Kürt
nüfusuna sahip bu kentteki, Kürt oylarının yönünü iyi
değerlendirmek gerekir.
Bu durum bize başka bir şey düşündürüyor.
Ak Parti'nin 2017 referandumunda elde ettiği sonuç onu bugüne
getiren dinamiklerden önemli farklar gösteriyor. Bu
farklar içinde Kürtler ne kadar dikkat çekici ise doğrudan
doğruya Ak Parti tabanının oy davranışı da bir o kadar
ilginç. Hatta daha da çarpıcı.
Bu konu henüz yeterince aydınlanmadı.
Ama 1990'lardan bu yana alırsanız yaklaşık 25 yıllık bir
siyaset-iktidar ilişkisi içinde ortaya çıkmış yeni
kuşakların, yeni sosyolojilerin Ak Parti'yle kurduğu ilişki
başlı başına bir olgu şeklinde irdelenmelidir. Hele 2019
seçimlerine giderken bu daha da önemlidir.