Geçenlerde bir yazı gözüme çarptı. Yazar Türkiye'deki siyasi
ortama verip veriştiriyordu. Böyle bir sitemi ayakta tutmak için
halkı cahil, bilgisiz, yoksul bırakmak gerektiğini (!) yazıyordu.
Yani cahil, yoksul halk bugünkü iktidara oy vermişti. İktidar da
onları bu konumda, bu düzeyde bırakıyordu ki, iktidarı muhkem
olsun. Allah Allah dedim...
Dedim çünkü, tam o sırada ABD'de Donald Trump evvela CNN muhabirini
diğer basının önünde susturdu. Sanılandan çok daha büyük olan
egosuyla ona söz hakkı vermedi. ABD gibi söz hakkının, soru sorma,
bilgi alma, araştırma yapma hakkının kelimenin gerçek anlamında
kutsal, evet kutsal, olduğu bir ülkede, ben, böyle bir şeyin değil
cereyan etmesinin, hayalinin dahi mümkün olmadığını düşünürdüm.
Yetmedi. Trump bu defa da ABD'de sivil haklar bakımından neredeyse
'tarihsel' bir önem ve değer kazanmış, gerçekten de çok emek
vermiş, çok çile çekmiş John Lewis için bir türlü vazgeçmediği
tweet'lerinden birini attı, 'hep laf eylem yok' dedi. Gene kıyamet
koptu. Bırakın beni kim ABD'de böyle bir şeyi tasavvur ederdi?
***
Seçim haritalarına bakınca, ABD'de yoksul, az eğitimli,
metropollerde değil kırsal çevrelerde yaşayan kitleler Trump'ı
seçti. Neredeyse tıpatıp aynı bir durum Fransa'da yaşanıyor. Koyu
radikal sağ aday Fillon seçimleri aynı kitlelerle kazanıp Başkan
olacak. O yazarımızın aklına göre bu 'cahil, yoksul bırakılmış' (!)
kitleler Trump'ı (8 Obama yılının ardından) seçti ve anlaşılan
'sistem' devam etsin diye o kitleler cahil ve yoksul bırakılacak
(!)