Gene Trump'ın konuşmasına dönelim önce. Karşısında oturan eski Başkanları da, önceki Amerikan yönetimlerini de tahkir ettiğini söylemiştim.
Dileyenler konuşmasını okuyabilir.
Dozu hayli yüksek bir popülist konuşma yaptığı açık Başkan'ın. Trump bir trilyoner ve halkın gördüğü ihmalden, onun iktidara ancak şimdi, kendisiyle birlikte geldiğinden bahsediyor.
Bunca zengin bir kapitalistin yeniden korumacı politikalara dönmekten, Amerikalılara sadece 'Amerikan malı kullanın' demekten kastı, maksadı ne olabilir?
Bu öfkeyi, bu sertliği yaratan nedir?
Söz konusu nefretin, hırsın, şiddetin altında yatan neden galiba Trump'ın, kendisine solcuyum diyen ama en iyi okullarda okumuş, şık, kentli, varsıl, dünya görmüş çevrelerle, yani establishment'la, yani elitlerle iç içe olmaması. Doğal olarak sağda olması gereken kapitalistler gibi yaşayan sol elitlerin onu (onun gibileri) dışlaması, küçük görmesi, ona bıyık altından gülmesi Trump'ı çıldırtıyor. (Açın, Obama'nın Trump'ı dinlerken mimiklerine, jestlerine, vücut diline bakın.)
***
İşte bu kültürel bir durumdur.
İçinde yaşadığımız küreselleşme çağının, diğer unsurları bir yana, en önemli gerçeği budur. Her ne kadar IMF Başkanı Christine Lagarde savunuyor (kimin savunduğuna bakın), bu dünya düzeninin bin türlü müspet ilkesi olduğunu söylüyorsa da küreselleşmenin en temel karakteristiğinin elit yönetimi, hatta elitizm olduğunu yazalım.