Bizler, yaşasın ölüm diye bağırmayı reddettiğimiz için tarih önünde suçlu olmayacağız!
Sabahın ilk kahvesini Meis adasını,
Paşa Dedem'in memleketini
uzaktan seyrederken içiyorum.
Güzel geliyor.
Harikulade bir sessizlik...
Akdeniz mavisi...
Sonbaharın ılık esintileri...
İçim huzurla doluyor.
Bir de şu sisli maviliğin içinde
volta atan o savaş gemisi olmasa...
Sabahın sessizliğinde iç dünyamın
yalnızlığına sığınmış düşünüyorum.
Bu olağanüstü güzellikleri paylaşmak varken,
iki uzak komşu olmaktan kurtulmak varken,
savaş naraları atmak ilkellik değilse nedir?..
Kafkasya'da da savaş naraları kulakları tırmalıyor.
Ne kadar hazin.
Twitter'a giriyorum.
İstanbul'da kaçak yaşayan,
çalışan, minimum 100 bin ermeni var,
burada kazandıkları Azarbaycan'a
kurşun olarak dönüyor,
alayı sınır dışı edilsin.