Türkiye'yi uçuruma sürüklemekte olan Erdoğan'la "Saray iktidarı"nın karşısındayım
Tarih, 12 Mayıs 1978.
Cumhuriyet gazetesi yazı işleri.
Genel Yayın Müdürü Oktay Kurtböke'nin
sesi salonda çınlıyor:
Hasan Cemal,
daltaban,
gel buraya!
Oktay Baba, Yazı İşleri'ndeki upuzun
dikdörtgen masada oturuyor.
1920'lerden, Yunus Nadi zamanından
kalma antika bir masa...
Cumhuriyet'in 1930'larda düzenlediği
Türkiye güzellik yarışmalarında kadın adayların
üstünde yürüdükleri masa diye anlatılırdı.
Cumhuriyet bu yarışmalardan,
1932'de bir dünya güzeli Keriman Halis'i,
1952'de bir Avrupa güzeli Günseli Başar'ı
çıkarmıştı.
Kurtböke'nin yanına gittim.
O kendine has üslubuyla yine bağırır gibi konuştu:
Git yukarıya,
bir tane 'Olayların
Ardındaki Gerçek' yaz!
Yukarıdan kasıt teras katıydı,
yazar odalarının bulunduğu.
Kurtböke'nin yüzüne şaşkın şaşkın bakıyorum,
şimdi bu da nerden çıktı diye.
Başyazı yazdıracaktı bana...
Ben öyle durgun bakarken
yine azar geldi:
Ne duruyorsun?
Çık yukarıya,
bir ‘Olaylar' yaz!
Vakit geçirme...
Eski zamanlarda herkes
kendi daktilosunu kullanırdı.
Benim de babadan kalma,
İsviçre malı bir Hermes Baby'im vardı,
her yere yanımda taşırdım.