Pazartesi günü Hürriyet gazetesinin manşetinde Putin’in Başdanışmanı Peskov vardı. Peskov Türkiye’nin mülteci yüküne ilişkin görüşlerini söylerken şöyle bir cümle kurdu, “İstanbul’un Arapça konuşan bir şehir haline geldiğini gördüm.”
Bu cümlenin ne anlama geldiğini bilenlerdenim. Ve Türkiye’nin hangi yükün altına girdiğini takip edenlerdenim. Bir şekliyle de bunu dert edinenlerdenim. Bu derdimin başıma çorap ördüğünün de farkındayım.
NAZİK BİR MESELEDE MERAMIMIZI ANLATABİLMEK
Mülteci sorunu ya da daha açık ifadeyle Suriyeliler meselesi, ne siyasetin ne de başka bir çevrenin istismarından ayrı tutulamaz biliyorum. “Nazik” bir meselede kafa yormanın zorluğunun da farkındayım.
İstanbul’da belediye başkan adaylarının yaptırdığı anketlerde bu meselenin halkın birincil sorunları arasında yer aldığını biliyorum. Yine aynı halkın “sabır” göstermemiz gerektiği konusundaki alicenaplığının da farkındayız.
Bütün bunlara rağmen, bu sorunu yok saymak kadar, “gölgelerle” mücadele etmenin de yanlışlığına işaret etmeye çalışıyorum.