Başbakan Binali Yıldırım ile Washington ve New York’u kapsayan 5 günlük Amerika gezisini tamamladık. Temaslarla ilgili bu köşede birkaç gündür yazıyorum, takip edenler görmüştür. Ancak ne gördük, ne hissettik meselesine dair bir şeyleri daha sizinle paylaşmak isterim.
Birincisi, Amerika’da bir çevre var ki “Tayyip Erdoğan düşmanlığı” üzerinden Türkiye okuması yapıyor. Bu tutumun başlangıç tarihi olarak da 16 Mayıs 2013’teki Kırmızı Oda görüşmesi gösteriliyor. O görüşmede Obama’nın “Ne yaptığınızı biliyoruz. Bunu bir daha yapmayın” şeklinde bir çıkış yaptığı, hatta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a dönerek, “Gözümüz üzerinde” dediği bugünlerde yeniden Washinton’da konuşuluyor.
27 Kasım’daki Rıza Zarrab davasına az bir süre kala, dava dosyasında bu görüşmenin içeriğine dair ipuçlarının da olduğu söylentileri Amerikan başkentinde dillendiriliyor.
Kırmızı Oda’dan bu yana, Türkiye’nin bağımsız bir dış politika ya da daha açık ifade ile çıkarları doğrultusunda bir yol izleme çabasının Amerika tarafından kabul görmediği; hatta tehdit olarak algılandığını söylesek sanırım yanlış olmaz.
Bu köşeyi takip edenler şu cümleyi hatırlayacaktır. “Anlaşılan o ki Amerika Erdoğan’dan bir şey istiyor. Alamadığı için de her enstrümanla Erdoğan düşmanlığı yapıyor ve ona saldırıyor!”
Amerika ziyaretinden sonra benim için tablo çok daha netleşti.