Bayramda sıladayım. Geldim, Seferberlik bakiyelerinin mezarlarını ziyaret edeceğim. Ata yurdunun kuşunu, kurdunu göreceğim. Zümrüt yeşili doğasında zihnimizi dinlendirmek değil maksadım… Sadece sıla-i rahim yapmak...
Dahası dedemin, ebemin, babamın, anamın yaşadığı evde, avluda bir kaç gün geçirmektir, muradım.
Bu yazıyı yazdığım anlarda gözümü kapattım bizim avlunun sağ alt başındaki masada oturduğumu düşündüm.
Nasıl diyeyim, dedem ve ebem sağken, koyunları koydukları ağıl, bugün bizim masa, sandalye atıp oturduğumuz mekan oldu.
Hah işte oradayım şu an.
Dalıp gittikçe eskilere… Sanki hemen karşımdaki kapıdan (ki şu anda kullanılmayan ev) ebem çıkıp, “Kör olmayasıca, ne bağırıp duruyorsun altı üstü bir yumurta yumurtladın sus artık” diyerek saatlerdir gıdaklayan tavuğuna hayattan eline geçirdiği lastik ayakkabıyı fırlatacak gibi.