Sandık başındayız. Meşrebimize, duygumuza, düşüncemize, yaşam biçimimize uygun tercihler yapacağız bugün. Seçmen olarak gidip oyumuzu kullanacağız.
Baştan söyleyeyim. Hangi partiye oy verirsek verelim öncelikle Türkiye’nin oturmuş yerleşik bir demokrasiye sahip olmasının kıymetini bilelim.
Aksayan yönleri bir tarafa, Türkiye 1876’dan bu yana geliştirdiği anayasal düzeni ile ve özellikle son 70 yıldaki çok partili siyasal hayatıyla bölgesinde ve dünyada örnek bir ülkedir.
Türkiye’nin seçim karnesi ise kesinlikle yerleşik bir demokrasiye yakışır haldedir.
Bakmayın siz, seçim öncesi yapılan tezviratlara, “hile” söylentilerine. Türkiye’de 1950’den bu yana yapılan seçimler hep şeffaf olmuştur ve seçim güvenliği konusunda ciddi bir sıkıntı hiç yaşanmamıştır.
Şunu diyebilirsiniz, birkaç fevri olay da mı yaşanmamıştır? Hayır elbette yaşanmıştır. Özellikle doğu ve güneydoğuda bir dönem PKK terör örgütünün baskısı nedeniyle seçmenin iradesi ipotek altına alınmıştır. Ve yine devlet otoritesi boşluğundan faydalananlar sandığı rehin almıştır. Ama bugün için o sorun da aşılmıştır.